
Giriş
Afrika’nın en fazla nüfusunu sınırlarında barındıran Batı Afrika ülkelerinden Nijerya aynı zamanda kıtadaki en fazla Müslüman topluluğa da sahip bir ülkedir. Nijerya tarih boyunca dış etkenlere açık bir ülke olmuştur. Bunu hem koloni öncesi ve sonrası misyonerlik faaliyetlerinde hem de bağımsızlık sonrası süreçteki Müslüman toplulukların ilişkilerinde görmek mümkündür. Bu etkileşim siyasi olduğu gibi sosyal, dinî ve düşünsel alanlarda da etkisini hissettirmiştir. Öte yandan köle ticareti ya da eğitim gibi farklı nedenlerle ABD, Avrupa ülkeleri, Suudi Arabistan, Mısır ve İran’a giden Nijeryalı gençler de ülkelerindeki Müslümanların düşünsel dönüşümünde büyük etki etmiştir.
Nijerya 200’e yakın etnik grubu sınırlarında barındırmakta olup aynı zamanda Müslüman ve Hristiyanlar ile yerel inançlara mensup kişilerin birlikte yaşadığı bir ülkedir. Misyoner faaliyetler ülkenin güneyinin Hristiyanlaşmasına neden olmuş, ülkenin kuzeyinde ise yüzyıllardır süregelen İslami gelenek ve eğitim çalışmaları güçlü bir şekilde korunmuştur. Baskın Müslüman nüfus nedeniyle İngiliz koloni yönetimi sürecinde Hristiyanlık inancının Nijerya’nın güneyi kadar kuzeyine nüfuz edemediği görülmektedir. Bunda hiç kuşkusuz Sokoto Halifeliği başta kuzeydeki İslami geleneğin önemli bir etkisi bulunmaktadır. Ancak bugün dahi zaman zaman etkisini hissettiren bir şekilde ülke hem Müslümanlar arasında hem de Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında çatışmalara sahne olmaktadır.
Nijerya’daki toplumsal yapıyı ya da Müslüman grupları değerlendirirken İngiltere’nin bu topraklardaki koloni yönetimi boyunca yürüttüğü siyaseti ele almak gerekmektedir. Nitekim ülkenin güneyindeki Hristiyanların çoğunluğunda olduğu topraklarda hâkimiyet kuran İngiltere, kuzeyi ayırarak farklı bir siyaset yürütmüş ve Müslüman elitlerle güneye göre daha az müdahaleci ama etken rolde bir ilişki kurmuştur (Kavak, 2021). Öte yandan İngiltere’nin Nijerya’daki etkisini birçok alanda gösterebiliriz. Bunun en açık göstergesi bağımsızlık sonrası İngilizcenin resmî dil olması ve İngiltere’ye yönelik duyulan “hayranlık” hissidir. Bu durum dilin yanı sıra Nijerya’da yerel dillerin kaybolmasına neden olmuş ve Nijerya kültürünü olumsuz etkilemiştir (Bitrus, 2017). Ülke tarihine bakıldığında bugün de etkisini hissettiren bir şekilde İngiliz kolonisi bir ülkedir ve öte yandan Nijeryalı Müslüman elitlerin dahi İngiltere başta Batı ülkeleriyle yakın ilişkileri dikkat çekmektedir. Nitekim ülkenin ilk Başbakanı olan Ebubekir Balewa, “İngiltere bizim için yabancı bir ülke olmayacaktır,” açıklaması Nijeryalı Müslüman siyasi elitlerin İngiltere’ye yönelik bakışını ortaya koymaktadır. Öte yandan Nijerya’da bağımsızlık öncesi açılan Batılı/modern okullarda yetişen Nijeryalılar da önemli ölçüde Batı kültüründen etkilenmiş kişilerdir (Zago, 2022, s. 65).
İngiliz koloni yönetiminin etkisi Nijerya’daki düşünsel yapıyı, resmî ve sivil kurumları, şehir hayatını, iletişimi ve ekonomiyi etkilemiştir. Ancak Nijeryalı Müslümanlarda her ne kadar İngiltere’nin etkisini gözlemlemek mümkünse de İslami yaşam tarzlarını sürdürdükleri görülmektedir ki sonraki yıllarda bazı eyaletlerde şeriat kanunlarının yürürlüğe konması ya da geleneksel kılık ve kıyafetteki süreklilik bunun açık göstergesi olarak vurgulanmaktadır. Bununla birlikte İngiliz koloni yönetimi döneminde Nijeryalı Müslümanların modern batı siyaseti, ekonomisi ve kültürüne organize bir şekilde yeterince cevap veremediği görülmektedir (USA, 2015, 8).
Köklü bir İslami geleneğe sahip Nijerya bağımsızlığını kazandıktan sonra Nijeryalı Müslümanlar İslam dünyasındaki siyasi, ekonomik ve düşünsel dönüşümlerden açıkça etkilenmiştir. Suudi Arabistan ve Mısır merkezli Selefî akımlar ile Müslüman Kardeşler ve İran merkezli Şiilik öğretileri Nijeryalılar arasında yayılmıştır. Dış etkenlerin bu denli etkili olmasında hiç kuşkusuz ülkenin iç istikrarsızlığının önemli bir payı bulunmaktadır. Nitekim Nijerya ülkenin 1960’da bağımsızlığını kazanması sonrası 2000 yılına kadar ardı sıra darbelerin yaşanması ve üç cumhuriyet döneminin yıkılması ülkedeki istikrarsızlığı ve dış etkileri artırmıştır. Öte yandan 1967-1970 yılları arasında patlak veren ve Afrika’nın en büyük ve kanlı iç savaşlarından Biafra İç Savaşı ülkedeki birlik ve beraberliği olumsuz etkilemiştir.
Nijerya’da İslam Tarihi ve Müslümanlar
Uzun yıllar Avrupa ülkelerinin hammadde ve insan kaynağı açısından sömürge ülkesi olan Nijerya bağımsızlığını 1960 yılında kazanmıştır. Ülke 923.768 km2’lik toprak parçasına sahip olup Nijer, Çad, Benin ve Kamerun ile sınır komşusudur. Nijerya’nın güneyini ise boydan boya Atlas Okyanusu’nun Gine Körfezi oluşturmaktadır (Harmon, 2001, s. 25). Kendine has coğrafi, demografik ve ekonomik özellikleri bu ülkeyi Afrika Kıtası’nın en önemli ülkeleri arasına yerleştirmiştir. Petrol ve doğal gaz gibi yeraltı zenginliklerinin yanı sıra Nijerya birçok tarım ürününün topraklarında yetiştirildiği bir ülke konumundadır. Uzun yıllar köle ve hammadde ticaretinin merkezi olan Nijerya İngiliz kolonisi altında kalmış ve daha sonra 1960’da bağımsızlığına kavuşmuştur. Bugün ABD sistemine benzer bir federal sisteme sahip Nijerya’da 36 eyalet ve bir federal başkent (Abuja) bulunmaktadır (Dışişleri Bakanlığı, 2018).
Petrol ve doğal gaz başta olmak üzere birçok zenginliğe sahip ülkede engellenemeyen yolsuzluk ve rüşvet nedeniyle vatandaşların önemli bir kısmının bu kaynaklardan yararlanamadığı ve yoksulluk içinde yaşadığı görülmektedir. Aynı şekilde 200’den fazla etnik grubun bulunduğu ve adeta kültürel anlamda zenginlik oluşturan Nijerya’da etnik gruplar aynı zamanda devlet yönetiminde ve toplumsal ilişkilerde rekabete bağlı birçok sorunu da beraberinde getirebilmektedir. Ülkenin en önemli güvenlik sorunları arasında kuzeydoğudaki Boko Haram Örgütü ve kuzeybatıdaki silahlı çeteler ile güneydoğuda etkin olan silahlı militanlar gelmektedir. Ülkenin farklı bölgelerinde görülen salgın hastalıklar, kabile ve din merkezli çatışmalar da Nijerya’nın bir saha çalışması olarak incelenmesinin önemini arttırmaktadır. Tüm bu sıkıntılara rağmen Nijerya, tarihi, dinî ve kültürel geçmişi uzun yıllar öncesine dayanan bir ülkedir. Dinî ve etnik gruplar arasında zaman zaman çatışmalar çıksa da aynı köyde ve hatta apartmanda komşuluk ilişkisinin kurulabildiği bir ülke olma özelliğine sahiptir.
Afrika kıtasının 220 milyona yaklaşan nüfusuyla en kalabalık ülkesi olan Nijerya aynı zamanda 100 milyonu aşan nüfusuyla en fazla Müslüman topluluğu sınırlarında barındıran ülke konumundadır. Ülke nüfusunun yüzde 50’sini Müslümanlar, yüzde 40’ını Hristiyanlar ve yüzde 10’unu da yerel dine mensup insanlar oluşturmaktadır. Nijerya’da, başkent Abuja da dâhil olmak üzere yirmi bir eyaletin on birinde Müslümanlar çoğunlukta bulunmaktadır (Clarke, 1988). Nijerya’da çoğunluğu İslamiyet ve Hristiyanlık inancına mensup kişilerden oluşurken aynı zamanda yerel dinlere mensup ve son yıllarda özellikle İgbolar arasında yaygınlaşan Yahudilik inancına bağlı kişiler de yaşamaktadır. Tarihî olarak Nijerya’nın kuzeyinde 9. asırdan itibaren İslamiyet yayılmaya başlamıştır (Umar, 2013, s. 59). Güneyde ise Hristiyanlık 16. asırda Avrupalı tüccarlar ile yaygınlaşmıştır. Kuzeyde İslamiyet, güneyde ise Hristiyanlık yaygınken ülkenin güneyi ve orta-batı kesimlerinde yerel dine mensup insanlar yaşamaktadır.
Nijerya’nın kuzeyinde kurulan ve uzun yıllar bölgede hâkimiyet kuran Kânim-Bornu Sultanlığı, Mali’den gelen Müslüman Arap tüccarlar sayesinde İslam ile ilk tanışan bölgesel güç olmuştur (Mohammed ve diğerleri, 2012). Kânim kralının İslamiyet’i kabul etmesiyle Nijerya’nın kuzeyinde İslamiyet kök salmaya ve yaygınlaşmaya başlamıştır. Öyle ki 17. asırda Kânim-Bornu Sultanlığı sınırlarındaki cuma namazlarına 50 bin Müslümanın katıldığı belirtilmektedir (Falola ve diğerleri, 2010, s. 48).
Nijerya başta olmak üzere Sahra Altı Afrika’da İslamiyet’in yayılmasında önemli etkenlerden biri de Sahra Çölü’ndeki ticaret ve Hac yolları olmuştur. Öte yandan Nijerya’nın kuzeyindeki Hausa şehir devletleri, İslamiyet’in yaygınlaşması ve korunmasında açısından önemli merkezler arasında yer alırken (Davidson, 1977, s. 107) Nijerya’nın kuzeyinde 19. asırda hüküm süren Sokoto Sultanı Osman Dan Fodio (1754-1817) da Nijerya’nın İslam tarihinde en önemli köşe taşları arasında bulunmaktadır. İyi Arapça bilgisine sahip öğretmen, yazar ve davetçi olan Fodio, Batı Afrika’nın en büyük ve bugün dahi etkisini önemli ölçüde sürdüren sufi meşrep tarikatlarından Kadiriye tarikatına mensuptur (Oumar, 2010, s. 291). İslami pratiklerde bozulma olduğunu belirterek 1804’te Hausa devletlerine cihad ilan eden Osman Dan Fodio, Hausa şehir devletlerini devirmiş ve Fulani “malamlar” yönetimi devralmıştır. Sokoto Halifeliği olarak bilinen sultanlık, 19. asırda Batı Afrika’daki ilk cihad hareketi olarak bilinmektedir. Fodio, cihadı İslam’ı arındırmak, Putperest kalıntılarını ortadan kaldırmak, sapkın yenilikleri gidermek gayesini gütmüştür. Osman Dan Fodio, Nijeryalı Müslümanlar arasında bugün dahi hatırlanmakta ve Nijerya siyasetinin ön plana çıkan isimlerinden Ahmadu Bello örneğinde olduğu gibi onun soyundan gelenler Nijerya siyasetinde etkin rol oynamışlardır (Sani, 2007, s. 16).
Sokoto Halifeliği
Kaynak: Collected Works of Nana Asma’u, Daughter of Usman’dan Fodiyo (1793-1864), s.14
Nijerya’da 19. asırda Osman Dan Fadio ile Kadirilik yayılırken (Kane, 2003, s. 72) Kadirilikten sonra Ticaniliğin etkisi de Nijeryalı Müslümanlar arasında görülmeye başlanmıştır. Bu anlamda Nijerya’da İslam’ın yayılmasında ve gelişmesinde tasavvufun çok önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Kadirilik tarikatı Osman Dan Fodio ile Ticaniye tarikatı ise “Hacı Uzun Ömer” olarak da bilinen Şeyh Ömer Tall (1794-1864) vasıtasıyla Nijerya’da kök bulmuştur (Ogueze, 1993, s. 70). Ülkenin güneyinde ise İslamiyet’in yayılmasında Batı Afrika’dan gelen Müslümanlar sayesinde olmuştur ve bu süreç 16. asra dayandırılmaktadır (Odekunle, 2010, s. 38-39). Öte yandan Yoruba bölgesi ile Hausalar arasındaki ticari bağlantılar 19. asırda artmış ve özellikle güneydeki İlorin kenti Sokoto Halifeliği ile bağlantı kurmuştur. İlorin bölgesinin bu bağlantı Oyo ile mücadelede Müslümanlardan alınan yardımlarla da artmıştır (Uchendu, 2011, s. 43). İlorin bugün de olduğu gibi Hausa-Fulaniler ile Yorubalar arasındaki ilişkiler açısından merkezî ve tarihi konuma yerleşmiş ve Nijerya’nın güneyinde İslam kültürünün yaşandığı bir şehir özelliğini almıştır.
Bağımsızlık sonrası yıllar tüm dünyada olduğu gibi Nijerya’da da geleneksel sufi inanç ve adetlerine muhalefetin başladığı ve Suudi Arabistan merkezli Vehhabi düşüncesinin yaygınlaştığı yıllar olmuştur (Umar, 1998). Aynı şekilde 1970’lerden sonra Suudi Arabistan, Mısır, Suriye ve Pakistan gibi ülkelerden Nijerya’ya gelen doktor ve öğretmen gibi kişilerin etkisiyle Nijeryalı Müslümanlar Asya, Kuzey Afrika ve Arap coğrafyasındaki Müslümanlarla daha fazla ilişki kurmaya başlamıştır. Nijeryalı Müslüman öğrenciler yukarıda belirtilen ülkelerde eğitim görmeleri de Müslümanlar arasındaki etkileşimi artırmıştır.
Nijerya’daki Müslüman grupları etkileyen birçok iç ve dış faktör bulunmaktadır. Mesela Nijerya’da 1970’lerden sonra petrolden gelen yüksek miktardaki gelirler kırsal bölgelerden kentlere göçü tetiklemiş ve bu durum şehirlerdeki sosyal ve ekonomik yapıyı değiştirmiştir. Aynı şekilde küresel anlamda eğitim alanında yaşanan gelişmeler Nijerya’daki hafızlık eğitimi veren ve yüzyıllardır devam eden “Almajirilik” sisteminin geri plana itilmesine, buralarda ders veren ve “mallam” olarak bilinen eğitmenlerin de toplum içindeki statülerinin azalmasına ve itibarının azalmasına neden olmuştur. Arap dünyasının petrolden gelen gelirler ile Nijerya’da cami ve dernek açılmasına destek olunması ve İslam Konferans Örgütü’nün 1969’da faaliyete geçmesi ile 1986’da Nijerya’nın bu örgüte üye olması da Nijerya’daki şeriat tartışmalarının yoğunlaşmasına neden olmuştur.
İngiliz koloni yönetiminin bağımsızlık öncesi Nijerya’nın kuzeyinde uyguladığı politikaları ve bölge ileri gelenlerince medrese eğitiminin ihmal edilmesiyle birlikte eğitime gerekli yatırımın yapılmaması, kalkınmanın gerçekleşememesi ve gençlere istihdam sağlamada yaşanan sıkıntılar, yolsuzluklar ve İslam dünyasındaki düşünsel dönüşüm Nijeryalı Müslümanlar arasındaki sosyoekonomik yapıyı 1980’lerden sonra etkilemiştir. Bu süreçte aslında tarihi geçmişe dayanan tasavvuf geleneğine sahip Nijeryalı Müslümanlar arasında devrim sonrası İran ile Mısır ve Suudi Arabistan’daki İslami anlayışlara kayış gözlemlenmiştir. Özellikle Nijeryalı Müslüman gençlerin bu etkileşim süreciyle birlikte bölgedeki İslami düşüncede ve toplumsal yapıda dikkate değer bir çözülme ve dönüşüm yaşanmıştır.
Nijerya’nın kuzeyinde İslami duruş 1960’larda o kadar güçlüydü ki bu durum İsrail ile kurulan ilişkide de ortaya çıkmaktaydı. Nitekim kuzeyli Müslümanların bağımsızlıktan sonra İsrail ile olan ilişkilerine sınır koyduğu da dikkat çekmektedir. 1964 yılında İsrail tarafından Nijerya’ya verilmek istenen dış yardım, dönemin Kuzey Bölgesi Başkanı ve aynı zamanda Dünya İslam Birliği (World Muslim League) başkan yardımcılığı da yapmış olan (Kane, 2003, s. 65) Ahmadu Bello tarafından reddedilmiştir (Daure, 2015). Kuzeyin kabul etmediği bu fonlar Nijerya’nın Hristiyan çoğunluktaki batı ve doğu bölgeleri tarafından paylaşılmıştır (Momah, 2013, s. 34).
Nijerya’nın kuzeyinde modern eğitimin etkisi 1970’lerden itibaren yaygınlaşmaya başlamışsa da Müslümanlar arasında söz konusu eğitim sistemi “Batı eğitimi” olarak anlaşılmış ve bazı tepkilere neden olmuştur (Nolte ve diğerleri, 2009, s. 14). İngiliz koloni yönetimi ve bunun simgesi olarak düşünülen Batı eğitimi ile kıyafet ve sigara gibi temsillere karşı bölge Müslümanlarının geçmişten gelen toplumsal tepkileri, küresel alanda İslam dünyasındaki dönüşümlerden de etkilenerek Nijerya’da iktidara karşı silahlı mücadeleye dönüşmüş ve hükümetlerin yanlış politikalarıyla Boko Haram ve Nijerya İslami Hareketi (The Islamic Movement of Nigeria [IMN]) gibi örgütlerin temelleri atılmıştır.
Batı Afrika Hac Yolu
Kaynak: Perspectives on Kano, s. 358
Bağımsızlık Sonrası Nijerya’da İslam Kuruluş
ve Gruplara Örnekler
Batı Afrika ülkesi Nijerya’daki Müslümanlar birçok İslami yapı, örgüt ve kurum kurmuştur. Bu oluşumların tamamını incelemek çalışmamızın sınırları açısından mümkün görünmediğinden bazılarının düşünce ve faaliyet alanları incelenmiştir. Nijerya’nın İslamlaşmasında en önemli unsurlardan birisi hiç kuşkusuz Kadiri tarikatıdır. Uzun süre bu topraklarda yayılan Kadiri tarikatının etkisi 1950’lerden itibaren Ticani tarikatı ile kırılmış ve iki tarikat arasında sadece dinî hayatta değil siyasi ve ekonomik alanlarda da mücadeleye şahit olunmuştur. Küresel ve bölgesel dönüşümlerin etkisiyle Nijerya’da 1960’lar sonrasında sufi meşreb tarikatlara muhalefet başlamış ve 1970’lerden sonra Selefî ve Şii düşünceler Nijeryalılar arasında yayılmıştır. 1980’ler Nijerya’daki Müslüman gruplar arasında gerginliklerin ve çekişmelerin gün yüzüne çıktığı yıllar olmuştur. Bu gerginlikler özellikle Kadirilik ve Ticanilik gibi sufi tarikat mensupları ile İzala Hareketi’ne mensup kişiler arasında görülmüştür (Aliyu, 2010).
Kadiri ve Ticani tarikatlarına muhalefet eden en önemli gruplar arasında 1970’lerde etkinliğini arttıran İzala Hareketi olmuştur. Bununla birlikte 1962 yılından itibaren etkisini arttıran Jama’atu Nasril Islam (JNI) ve 1970’lerden itibaren Şeyh İbrahim el Zakzaki’nin liderliğini yürüttüğü Şii eğilimli IMN de öne çıkan Müslüman gruplar arasında yer almaktadır. Öte yandan bağımsızlık sonrası Nijerya’da Müslümanlar arasında etkin olan birçok kuruluş bulunmaktadır. Ahmadiya Muslim Community, Jamaatu Nasril İslam (JNI), Muslim Students Society of Nigeria (MSSN) gibi kuruluşlar temel konumda olan ve İslami dernek ve yapıların kurulmasına etki eden organizasyonlardır.
Nigerian Supreme Council for Islamic Affairs, (NSCIA-Nijerya Yüksek İslam Konseyi), Federation of Muslim Women Association of Nigeria (FOMWAN), National Council of Muslim Youth Organisations (NACOMYO), Assembly of Muslims in Nigeria (AMIN), Grand Council for Islamic Affairs in Nigeria (GCIAN), Supreme Council for Shariah in Nigeria (SCSN), National Joint Muslim Organisation (NAJOMO), Nigerian Muslim Council (NMC), Muslim Council of Nigeria (MCN), Coalition of Muslim Organisations (CMO), Summit of Muslim Organisations, Organisation of Muslim Unity (OMU), Conference of Islamic Organizations, Council of Muslim Organizations ve Federation of Muslim Organisations in Nigeria ise Nijerya’daki İslami kuruluşların çatı ya da şemsiye kuruluşları olarak varlığını sürdürmektedir. Nijerya Müslümanların kurduğu ve meslek ya da özel çalışma sahası bulunan kuruluşlar da faaliyet göstermektedir. Abuja Muslim Forum, Muslim Lawyers Association of Nigeria (MULAN Nijerya Müslüman Hukukçular Derneği), Islamic Medical Association of Nigeria (IMAN) bunlara örnek gösterilebilir.
Bu yapıların çalışmaları daha çok İslami davet, eğitim, sağlık ve ülkedeki Müslümanların kalkınmasına katkı sağlamak olarak sıralanabilir (Fahm, 2020). Öyle ki Al-Qalam Üniversitesi, Crescent Üniversitesi, Summit Üniversitesi, Fountain Üniversitesi Müslümanlar tarafından kurulan üniversiteler arasındadır. Sağlık alanında ise Lagos, Ogun, İbadan ve Imo eyaletlerinde faaliyet gösteren Ahmadiyyah Hastanesi, Kaduna ve Plateau’daki FOMWAN Hastanesi örnek gösterilebilir.
Nijerya’daki İslami anlayışı genel olarak “ılımlılar” ve “radikaller” olarak ikiye ayıran görüşler de bulunmaktadır. Bu ayrıma göre “radikaller” JNI, MSSN, İzala hareketleri çatısı altında; “ılımlılar” ise daha çok 1959’da kurulan Muslim Association of Nigeria (MAN) çatısı altında toplanmışlardır (Clarke, 1988).
Nijerya’da Müslümanlar arasında birçok kurum ve kişi ön plana çıkmıştır. Bunlar arasında Osman Dan Fodio, Nana Asmau, Ahmadu Bello, Şeyh Muhammed Nasır Kabara, Abubekir Gumi, Prof. Ishaq Akintola, Şeyh İbrahim Sheriff Salih, Dr. Ahmad Gumi, Dr. Sharafuddeen Raji, Dr. Muhammad Sani Kano, Dr. Ali Isa Pantami ve Prof. Ishaq Alaro gibi isimler sıralanabilir.
Kadiri ve Ticani Tarikatları
Nijerya’da sufi meşreb geleneğin tarihi diğer İslami anlayışlara göre çok eskiye dayanmakta ve ülkedeki İslami yayılmanın en önemli etmenleri arasında bulunmaktadır. Sufizm ülkenin kuzeyinde daha fazla yayılmıştır ki bunda İslamiyet’in güney bölgelerdense kuzey bölgelere daha erken nüfuz etmesinin önemli bir payı bulunmaktadır. Öte yandan 16. asır ile birlikte misyonerlik faaliyetlerinin daha çok Nijerya’nın güneyinde yoğun bir şekilde yürütülmesi ve coğrafi şartlar sufi geleneğinin güneye inmesini engellemiştir.
Ticanilik ve Kadirilik, Nijerya’da sufi geleneğin ve ülkedeki Müslümanların çoğunluğunu oluşturmaktadır. Özellikle Nijerya’nın kırsal bölgelerinde yaşayan Müslümanların çoğunluğu bu iki tarikattan birine mensuptur. 12. asırda Irak’ta Abdülkâdir Geylânî tarafından kurulan Kadiri tarikatı Nijerya’daki ilk sufi hareket olarak kabul edilmektedir. Nijeryalılar Kadirilik ile 15. asırda tanışmaya başlamışsa da geniş kapsamdaki yayılması Osman Dan Fodio döneminde Sokoto Sultanlığının resmî olarak tanınmasıyla olmuştur. Daha çok eğitim ve tebliğ alanlarına odaklanan Kadirilik Sokoto merkezli örgütlenmiştir.
Ahmed Ticani tarafından 18. asırda kurulan Cezayir ve Fas merkezli Ticani Tarikatı 1830’lardan itibaren Nijerya’da taraftar bulmuştur. Ticanilerin şeyhlerin arasında Kano’daki İshak Rabi ve Bauchi’deki Şeyh Tahir Osman Buşi gösterilebilir. Ticânî tarikatı ise Kano, Katsina ve Zaria gibi bölgelerde yayılmıştır. Tarikata mensup dikkate değer sayıda İgbo etnik grubuna mensup Nijeryalı da bulunmaktadır.[1] Şeyh İbrahim Niass’dan ders alan Şeyh İbrahim Nwagui bu kişiler arasında gösterilmektedir. Şeyh Nwagui tebliğ çalışmalarıyla 1958’de bazı İgboların Müslümanlığı kabul etmesine vesile olmuş ve ülkenin güneydoğusunda bulunan Okigwe bölgesinde İslami okul açmıştır. Ticani tarikatının bugün Nijeryalı Müslümanlar arasında önemli ölçüde yayıldığı görülmektedir.
Jama’atu Nasril Islam (JNI)
Ahmadu Bello öncülüğünde kurulmuş Nijerya’da çatı kuruluşlar arasında yer alan Jama’atu Nasril Islam (JNI), 1961 yılında faaliyete geçmiş ve daha çok Nijeryalı elitler arasında yayılmıştır. JNI, Nijerya’da Müslüman kuruluşların çatı kuruluşu olarak konumlanmış ve kapısını tüm Müslümanlara açık tutma siyaseti gütmüştür. Bu anlamda JNI, Nijerya’daki en geniş mezhepler üstü geleneksel İslami yapı olarak görülmüştür (Hassan, 2015, s. 9). JNI’ın ana hedefleri arasında İslamiyet’in daha iyi anlaşılması, Müslümanlar arasında birlik, İslami okulların yaygınlaştırılması ile Almajirilik sisteminin desteklenmesi, siyasi ve ekonomik olarak ümmete yol gösterme ile mevcut çatışma alanlarına çözüm bulma gibi başlıklar bulunmaktadır (Aliyu, 2010).
JNI, Nijerya’nın Birinci Cumhuriyet (1960-1966) dönemine denk gelmiş ve bağımsızlık sonrası Nijerya’daki Müslümanların siyasi, ekonomik ve sosyal olarak kalkınmalarını hedeflemiştir. Bu dönemde Nijeryalı Müslümanlar arasındaki bölünmenin sonraki yıllara göre daha az olduğu görülmektedir. Nitekim İzala Hareketi’nin liderleri arasında bulunan Ebubekir Gumi de Ahmadu Bello ile yakın ilişkiler kuşmuş ve JNI’ın ön saflarında yer almıştır. Ancak Ahmadu Bello’nun suikast sonucu ölümü sonrası Gumi, özellikle 70’lerden itibaren tarikatlara karşı bir duruş geliştirmiş ve bu durum 1980’lerden itibaren çatışmaların yaşanmasına neden olmuştur.
Nijerya Yüksek İslam Konseyi (NSCIA)
Nijerya Yüksek İslam Konseyi (Nigerian Supreme Council for Islamic Affairs [NSCIA]), Ahmedü Bello’nun suikasta uğraması sonrası, politik duruşu ve o dönemin koşulları nedeniyle işlevsizleşen JNI’in yerine ikame edilmiştir. Kuzeyli Müslüman elitler, güneyli Müslümanların JNI’a katılmak için uygun görmeyince yeni bir oluşum kurulması düşünülmüştür. Sadece kuzeyliler değil güneyli Müslüman heyetlerin de katılımıyla yapılan toplantılardan sonra Nijerya’da bütün Müslümanların sesi olacak tarafsız bir yapının oluşturulmasına karar verilmiş ve 1973’de Kaduna’da NSCIA resmî olarak kurulmuştur.
Sokoto Sultanı Alhaji Muhammad Sa’ad Abubakar başkanlığında kurulan NSCIA’in İslam’ın tanıtımı, gelişimi, Müslümanlar arasında işbirliği ve İslami kuruluşlarla devlet arasındaki ilişkileri geliştirmek için kurulan en üst organizasyon olarak kabul edilmiş ve Nijerya Müslümanları ile devlet arasında bir iletişim köprüsü rolü görmüştür. NSCIA, Nijerya’da Müslümanlar arasında çatı kuruluşlar olarak varlık göstermektedir. Ancak tüm bunlara rağmen NSCIA’in çatı yapısının uygulamada yetersiz kaldığına yönelik eleştiriler de mevcuttur.
İzala Hareketi
1980’lerin başından itibaren Suudi Arabistan merkezli Selefî düşüncesi Nijerya’nın kuzeyinde etkisini artırmaya ve tarikatlar ile çatışmalar gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Bugün özellikle Nijerya’nın kuzeyindeki bazı kadınların giyim tarzından Suudi Arabistan merkezli İslam anlayışının yansımaları görülmektedir (Kane, 2003, s. 66). Nijerya’da Selefî düşünce de 60’lardan itibaren Suudi Arabistan, Mısır ve Pakistan’da ilahiyat başta farklı alanlarda eğitim alarak ülkesine dönen ve daha sonra Nijerya’da dinî yapılanmalar içinde hizmet veren öğrenciler vasıtasıyla yayılmıştır. Nijerya’da şehir merkezlerinde genel olarak Selefîler baskın iken kırsal kesimde daha çok tarikatlar etkindir. Bunda Kadirilik ve Ticaniliğin daha erken dönemlerde Nijerya’ya ulaşmasının ve Selefîlerin şehirli okumuş kesimlere hitap etmesinin önemli bir payı bulunmaktadır.
Nijerya’da yaygın olan tarikatlara karşı ağır eleştiriler yapan İzala ya da İzâletü’l-bid’a ve İkâmetü’s-Sünne’nin temelleri, 1978 yılında Şeyh İsmaila İdris (1936-2000) tarafından ülkenin kuzeyindeki Jos eyaletinde atılmıştır. Selefî ekolden gelen ve daha çok gençlere yönelen İzala, Nijerya’daki Kadirilik ve Ticanilik geleneklerine ağır eleştirilerde bulunmuştur. Bununla birlikte bidatten korunmak, İslam’ın özüne dönmek, İslam dünyasını birleştirmek ve Sünneti doğru bir şekilde anlamak gibi hedefleri vardır.[2] Dikkat çeken bir diğer husus da İzala Hareketine ait okullarda Muhammed b. Abdülvehhâb ve İbn-i Teymiyye’ye ait bazı kitapların okutulmasıdır.
İzala’nın önde gelen liderleri arasında Şeyh Ebubakir Madmud Gumi’yi (1922-1992) zikretmek gerekir. Geleneksel ve modern okullarda Arapça ve İslami ilimler alanında eğitim alan Gumi’ye Suudi Arabistan yönetimi tarafından “Kral Faysal İslam’a Hizmet Ödülü” verilmiştir (Arıkan, 2015). Gumi liderliğindeki İzala hareketi Nijerya’dan başka diğer Batı Afrika ülkelerine de yayılmıştır. İzala lideri Gumi özellikle Kaduna Radyosu üzerinden Arapça ve Hausa dillerinde vaazlar vermiş ve tasavvuf karşıtı söylemleriyle taraftar toplamıştır.
Koloni yönetimine karşı mücadele eden ve aslında 1950’lere kadar Kadiri tarikatına mensup olan Gumi, Sokoto Halifesi Osman Dan Fodio’nun soyundan gelen Ahmedü Bello ile yakından ilişki kurarak Nijerya’daki batıl inançlara karşı mücadele etmiş ve eğitim alanında çalışmalar yürütmüştür. İzala Hareketi özellikle imamlar ve iş adamları arasında yaygınlık kazanmıştır. Bölgedeki geleneksel dinî liderlerin kendilerine Allah’tan ayrıcalık vermişçesine davrandıklarını öne süren ve bunu eleştiren İzala Hareketi, Allah katında herkes eşittir görüşünü savunmuş, geleneksel yöneticiler ve ahlaki çöküntüye karşı çıkmıştır. Şeyh Gumi ve İzala Hareketi, Kur’an ve sünnet merkezli kurulduğu için aslında Selefî bir yaklaşımı çağrıştırdığı dikkat çekmektedir.
Sufi geleneğe mensup insanların yaşadığı Kano, Katsina, Zaria ya da Kaduna gibi eyaletlerde yayılan ve Bayero Üniversitesi önemli bir merkez olan İzala, bugün sadece Nijerya’nın kuzeyinde değil ülkenin tamamında ve hatta Çad, Kamerun ve Nijer gibi diğer Afrika ülkelerinde sufi karşıtı en geniş İslami topluluk olarak varlık göstermektedir (Aliyu, 2010).
Nijeryalı Müslüman Kadınlar
Nijerya toplumunda dikkat çeken bir ayrıntı kadınların toplum içindeki ağırlığıdır. Ülkenin Müslüman ya da Hristiyan bölgeleri ayırmaksızın herhangi bir yeri ziyaret edildiğinde kadınların söz sahibi olduğu ve toplumun her kademesinde etkin bir şekilde görev yaptığı görülmektedir. Nijeryalı Müslüman kadınlar toplumsal sorunlarla ilgilenmiş ve birçok kuruluş çatısı altında birliktelik oluşturmuştur.
Sokoto Halifeliği’nin kurucusu Osman Dan Fodio’nun kızı şair ve öğretmen Esma Sultan (1793-1864) Nijerya’nın en önemli Müslüman kadın önderleri arasında gösterilmektedir. Aynı zamanda şair ve öğretmen olan Nana Asma’u siyasi lider olan Muhammed Bello’ya da danışmanlık yapmıştır. Arapça, Fulani, Tuareg ve Hausa dillerinde şiir, ağıt ve kitaplara imza atan Asma’u’nun Dindarın Yolu, Bize Zafer Ver, Sufi Kadın, Peygamberin Tıbbı, İslam, Sokoto ve Wurno başlıklı kitapları dâhil yaklaşık 60’a yakın tarih, hukuk, tasavvuf ve siyaset konularında şiir, düzyazı ve çevirileri bulunmaktadır. Nijeryalı kadınların örgütlü ve organize yapısı diğer bir ayrıntı olarak dikkat çekmektedir. Nitekim kadınların eğitimine çok önem veren Nana Asma’u Sultan, 1830’lu yıllarda etrafındaki kadın öğretmenlerle oluşturduğu “Jaji” adlı gruplarla Sokoto Halifeliği’ni boydan boya gezerek evlerde kadınlara yönelik eğitim programları düzenlemiş, Nijeryalı kadınlar ile “Bilge ve Dindar Kız Kardeşler” ve “Sevgili Kadın Arkadaşlar” gibi gruplar oluşturmuştur. Nana Asma’u, kendisinden sonra da kadınlara yönelik eğitimlerin devam etmesini sağlamış, hem ihtiyaç sahibi insanların yardımına koşmuş hem de savaşlarda askerlerin yemek ve ilk yardım ihtiyaçlarını karşılamıştır. Nana Asma’u’nun düşünceleri ve çalışmaları Nijeryalı akademisyenler tarafından gündeme getirilerek incelenmiş halk arasında öğretmen ve şair olarak tanınan Nana Asma’u adına okullar, vakıflar ve konferans salonları açılmıştır.
Nijeryalı kadınlar bağımsızlık öncesi olduğu gibi sonrasında da bir araya gelerek toplumsal sorunlara çözüm bulmaya çalışmışlardır. Bunların en önemlilerinden biri de 1985 yılında üç günlük konferans sonrası Nijer eyaletinde kurulan Federation of Muslim Women Associations in Nigeria (FOMWAN) adlı kadın kuruluşudur (Okeke-Uzodike, 2019). FOMWAN, eğitimin farklı alanlarında bağımsız olarak çalışmalar yürüten kadın örgütlenmeler arasında işbirliği ve birlikteliğin sağlanması, Müslüman kadınlar arasında Kur’an ve sünnet merkezli İslam’ın öğretilmesi, Müslüman kadınlar ile hükümet arasında bağlantının kurulması, Nijeryalı kadınların uluslararası alanda temsil edilmesi gibi amaçlarla kurulmuştur. Diğer taraftan insan hakları, çocukların korunması ve kadınlara yönelik saldırıların engellenmesi gibi çalışmalar da yürütmektedir.
Nijerya Müslüman Öğrenciler Birliği (MSSN)
Nijerya’da Müslüman öğrenciler özellikle üniversitelerde farklı örgütlenmeler içine girmiştir. Bunların en önemlilerinden biri de Nijerya Müslüman Öğrenciler Birliği (Muslim Students Society of Nigeria [MSSN]) olarak isimlendirilen kuruluştur. Ülkenin güneyindeki Yoruba bölgesinde bulunan Lagos’ta Müslüman öğrenciler tarafından 17 Nisan 1954’te kurulan MSSN kısa zamanda Nijerya’daki ilk üniversite olan İbadan Üniversitesi başta olmak üzere birçok eğitim kurumunda örgütlenmiştir (Kane, 2003, s. 73). Kuruluşundan sonra diğer eyaletlerde örgütlenmelerine devam eden MSSN özellikle Nijeryalı Müslüman öğrenciler arasında birlikteliğin oluşması açısından önemli bir yer tutmaktadır. Müslüman öğrencilerin bir araya geldiği ve koordine olduğu bir kurum olması nedeniyle ülkede Müslüman elit kesimin oluşmasında MSSN’in önemli bir payı bulunmaktadır. MSSN’in üniversite ve fakültelerde öğrenci birimleri faaliyet göstermekte ve adeta Müslüman Nijeryalı öğrenciler arasında bir çatı kurum pozisyonu görmektedir. MSSN’in kurulmasında, Müslüman öğrenciler arasında Hristiyanlık inancının yayılmasını engellemek de bulunmaktadır.
Ahmadu Bello Üniversitesi’nde etkili olan MSSN 70’lerde daha sert bir söylem içine girmiştir. Bunda Gumi’nin Kaduna’daki çalışmaları, Nijerya’da İngilizce İslami kitapların basımlarının artması, Suudi Arabistan ve İran’daki dönüşümlerin etkisi, General Murtala Muhammed’in Hristiyan askerler tarafından suikast sonucu öldürülmesi ve sosyalist düşüncelerin etkisi gösterilmektedir (Tahir, 1975).
Nijeryalı Müslümanlara Dair Tartışmalar
Nijerya’nın etnik ve dinî toplumsal yapısı bu ülkedeki tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Şeriat kanunlarının uygulanması, Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki tartışmalar, sufiler ile Selefîler arasındaki gerginlik, Almajiriler ve İslami eğitimde yaşanan sorunlar, yoksulluk ile güvenlik meselesi bu sorunlardan sadece bazılarını teşkil etmektedir.
Boko Haram Meselesi
Nijerya’daki Müslümanlar birçok farklı çatı altında birliktelik oluşturmuştur. Bu birlikteliklerin önemli bir kısmı yasal zeminde çalışmalar yürütmüştür. Buna karşın yeraltına inerek silaha sarılan örgütler de bulunmaktadır ki bunların en bilineni Boko Haram örgütüdür. Resmî adı “Cemaatu Ehlü’s-Sünne Li’d-Da- va ve’l-Cihad ala-Menheci’s-Selef” yani “Selef Yöntemi Üzerine Ehl-i Sünnet Davet ve Cihad Cemaati” olan örgüt, “Batılı eğitim haram” anlamındaki “Boko Haram” olarak da bilinmektedir. Örgüt özellikle Nijerya’nın Borno, Yobe ve Adamawa eyaletlerinde toplumsal zemin bulmuştur.
Boko Haram örgütü, 2000’li yılların başından itibaren varlık göstermesine karşın şiddet eylemlerini kullanmaya başlaması 2009’dan sonra kurucusu Muhammed Yusuf’un gözaltında öldürülmesiyle başlamıştır. Nijerya devleti tarafından “terör” listesine alınan örgüt, 2015’ten bu yana sadece Nijerya’da değil, sınır komşuları Kamerun, Çad ve Nijer’de de saldırılar gerçekleştirmektedir. Sekülerizm ve demokrasiye karşı bir duruş sergileyen örgüt, Batılı eğitimi ve Batı kültürünü kabul etmemiş, Şeriat ile yönetmeyen hükümetler için çalışmanın ise haram olduğunu savunmuştur (Mohammed, 2014).
Selefî düşüncenin cihadî yorumunu benimseyen örgütün kurucusu Muhammed Yusuf da Nijerya’da 1970’lerden itibaren Selefî ve Şii grupların içinde bulunmuş ve 2000’li yıllardan itibaren silahlı direnişi dile getirmeye başlamıştır (Smith, 2015, s. 32; Kekilli, Ömer, 2017, s. 8). Öte yandan örgütün düşünsel yapısının oluşumunda Muhammed Marva ve Ebubekir Gummi gibi kişilerin de önemli bir yeri bulunmaktadır.
Boko Haram Örgütü’nün Batılı ya da modern eğitime karşı duruşu aslında yeni bir konu olmayıp İngiltere’nin Nijerya’da koloni kurduğu yıllara kadar dayanmaktadır. Nitekim modern ya da Batı eğitiminin misyonerler ile Nijerya’ya gelmesi buradaki Müslümanların Hristiyanlık öğretisi ile modern eğitimi aynı anda düşünmesine ve dolayısıyla tepkisine neden olmuştur. Muslim Students Society of Nigeria (MSSN). Bununla birlikte Nijerya’nın kuzeyi, güney bölgelerinden farklı olarak Nijer ve Kamerun’un güneyini içine alan Çad Gölü Havzası, Müslümanların yoğunlukta yaşadığı ve koloni yönetiminin tam olarak hâkim olamadığı ve Hristiyanlaştıramadığı bölgelerdir. Bu durum günümüzde değişse de belli bir döneme kadar Nijeryalı Müslümanlar çocuklarını yıllarca Batılı eğitim veren okullara göndermeyerek Batı’ya karşı bir mesafe koymuşlardır. Bu tavır sadece eğitim ile sınırlı kalmayıp toplumsal yapının farklı katmanlarında da tezahür etmiştir. Mesela Nijerya’nın kuzeyinde belli bir döneme kadar Batı tarzı eğitime olan mesafe özellikle sigara ve batılı giysiler gibi temsili şeylerde de görülmekte ve bu durum bugün dahi etkisini sürdürmektedir. Nitekim özellikle kuzeyli Müslüman Nijeryalılar, ailelerinden öğrendikleri hayat tarzıyla sigaraya dahi dokunmak istememektedir (Anadolu Ajansı, 2018). Diğer taraftan başkent Abuja’daki havaalanından ülkenin güney eyaletlerine giden uçaklara binen Nijeryalıların giyimleri daha çok Batılı tarzdayken Kano, Sokoto ve Borno gibi kuzey eyaletlere seyahat eden Nijeryalıların kıyafetleri ise büyük oranda geleneksel tarzlardan oluşmaktadır.
Bu durum kuzeyli Müslümanların bir derece zihinsel dönüşüm geçirmiş olsalar dahi yaşam tarzlarında geleneği koruduklarını ortaya koymaktadır. Aslında bu, geçmişten gelen Batılı hayat tarzına karşı kültürel ve sosyal bir duruşu temsil etmektedir. Bu anlamda Boko Haram Örgütü son 10 yıldır Nijerya’nın kuzeyine sivilleri ve güvenlik güçlerini hedef alarak büyük oranda güvenlik sorununa neden olsa da örgütün ismini de aldığı “Batılı Eğitim Haram” söyleminin kökenleri aslında Nijeryalı Müslümanların yaklaşık 100 yıl önce Misyonerler ile bu topraklara gelen Hristiyanlığa karşı duruşlarının rayından çıkarak ya da çıkartılarak silaha bürünmüş ve terörize edilmiş hali olarak görülebilir.
Boko Haram içinde son yıllarda yaşanan bölünmeler aslında Nijeryalı bazı Müslümanların küresel ölçekte yaşanan gelişmelere tepkilerine ve düşünsel kararlarına dair bazı veriler ortaya koymaktadır. Nitekim Boko Haram’ın 2015 yılında DEAŞ’a biat ettiğini açıklaması ve Boko Haram’ın eski sözcüsü ve Muhammed Yusuf’un oğlu Ebu Musab el Barnawi’nin 2016 yılında örgütün yeni lideri olarak atanması 2009 yılından bu yana lider olan Ebubekir Şekau ile Barnawi arasında örgüt içinde tartışmalara ve bölünmeye neden olmuştur. Bu bölünme sonrası Barnawi, Batı Afrika Eyaleti İslam Devleti (ISWAP) olarak ayrı bir grup adı altında eylemlerine devam ederken Şekau ise Boko Haram’ın diğer bir kolunu oluşturmuştur (News Agency of Nigeria, 2019). Şekau grubu Borno eyaletinin başkenti Maiduguri yakınlarındaki Sambisa ormanı ve Kamerun sınırında faaliyet gösterirken Barnavi liderliğindeki ISWAP ise daha kuzeyde Çad Gölü Havzası’nda etkili olmaktadır (Allen, 2019).
Nijerya’nın gerçekleştirdikleri saldırılarla en kanlı örgütlerinden olan Boko Haram içindeki bölünmenin ana nedenlerinden birini de sivillere yönelik saldırılar oluşturmuştur. Şekau grubu saldırılarında, kendi düşüncesinden olmayan ve destek vermeyen Müslüman sivilleri de hedef alırken ISWAP kanadı ise bu tür saldırıları reddetmiş, güvenlik güçleri ve onlara destek verenleri hedef almıştır. Bu durum silaha sarılmış Nijeryalı Müslümanlar arasında hedef noktasında belli tartışmaların olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
Maitatsine Hareketi
Boko Haram örgütünün esinlendiği düşünülen Maitatsine hareketi de zikredilmesi gereken gruplar arasında bulunmaktadır. 1945’te doğan ve Kamerun’dan Kano’ya göç eden Muhammed Marwa da Batılılaşmaya karşı durmuş sertlik yanlısı bir liderdi. Maitatsine olarak bilinen grubun lideri olan Marwa, söylemleri nedeniyle Kano’dan kovulmasına ve hapsedilmesine rağmen tekrar dönerek söylemlerini sürdürmüş ve bozulan ekonomik düzende özellikle Almajirilerden taraftar toplamıştır.
Marwa ve takipçileri, 1980’li yıllarda geniş çaplı isyanlara öncülük etmişler ve yaklaşık 5 ila 10 bin arasında değişen kişinin ölümünden sorumlu tutulmuşlardır. Bu ayaklanma bastırıldıktan sonra 1982’de Kaduna’da, 1984’te Yola yakınlarında ve 1985’te Bauchi’de ayaklanmalar yaşanmıştır (Kenny, 1996).
Nijeryalı Şiiler
Çalışmanın başında da belirtildiği üzere Nijerya Müslümanları bölgesel ve küresel dönüşümlerden çok fazla etkilenmiştir. Bu etkilenmenin en önemli örneği olarak İran İslam Devrimi sonrası Nijerya’da sayıları hızla artan Şii topluluk gösterilebilir.
Şeyh İbrahim el Zakzaki’nin liderliğini yapığı Şii inanca mensup Nijerya İslami Hareketi (IMN), Nijerya’da son yıllarda düzenledikleri gösteri ve eylemlerle sesini en fazla duyuran İslami gruplar arasında yer almaktadır. IMN’in kökenleri 1970’lerde Ahmadu Bello Üniversitesi’ndeki Müslüman Öğrenciler Birliği’ne ya da Nijerya İslam Birliği’ne (The Islamic Trust of Nigeria (ITN)) kadar dayandırılmaktadır (Kane, 2003, s. 73). Nijerya’nın çoğu Sünni Müslüman olmasına rağmen özellikle 1979’daki İran İslam Devrimi sonrası Nijeryalı Şiilerin nüfusunda kayda değer bir artış olduğu gözlemlenmektedir. Nijeryalı Şiiler özellikle Kaduna, Kano, Katsina ve Sokoto’da gibi eyaletlerde yaşamaktadır.
Şeyh Zakzaki, Nijerya’daki Ahmadu Bello Üniversitesi’nde öğrencilik yıllarında Sünni bir Müslüman olup öğrenci hareketleri içinde aktif yer almıştır (Uche, 2019). Birçok kez İran’a giden ve bazı çocukları İran’da eğitim alan Şeyh Zakzaki İran’daki devrimden etkilenmiş ve Nijerya’ya döndüğünde İmamiyye yani on iki imam mezhebine bağlı bir grubun oluşmasına zemin hazırlamıştır. Zakzaki ve takipçileri seküler devlet yönetimi yerine İslam hukukuna dayalı bir idari sistem talep etmekte ve Nijerya hükümetinin otoritesini tanımamaktadır. Öte yandan Zakzaki, ülkedeki yaygın dinî anlayışı yozlaşmış olarak kabul etmektedir (Arpa, 2022).
Zakzaki ve takipçileri Nijeryalı Müslümanların İslam’ı doğru bir şekilde yaşamalarından alıkonulduğunu iddia etmekte, yabancı ajanların Nijerya’da faaliyet gösterdiğini, halkın ve yöneticilerin bu insanların etkisinde olduğunu dile getirmektedir. Şeriat kanunlarının kaldırılmasını ve seküler kanunların uygulanmasını eleştiren Zakzaki, Nijeryalı Müslümanları şeriatın her alanda uygulanması için mücadele etmeye çağırmıştır (İktibas, 1982, s. 17).[3]
Nijerya’da Şiiliğin yayılmasında İran’ın etkisi yadsınamaz. Nükleer çalışmalar yürüten ve ambargolarla mücadele eden İran’ın destekleriyle Şiilik bugün Nijerya’da Zakzaki tarafından temsil edilmektedir (Umar, 2019). Nijerya’da Şiilik, 1979 yılındaki İran Devrimi öncesi Nijerya ticaretinde etkin olan Lübnanlı tüccarlar tarafından temsil ediliyordu ama bugünkü gibi toplumsal bir tabanı yoktu. İran’daki devrim sonrası ise Şiiliğin toplum tabanında özellikle İslam coğrafyalarında eğitim alan Nijeryalı öğrencilerin ülkelerine dönmesi ve İslam coğrafyalarında yaşanan siyasi, ekonomik ve siyasi dönüşümlerin etkisiyle hızlı bir şekilde artış gösterdiği kaydedilmiştir. Bu noktada Nijerya’da Şiiliğin yayılmasının neredeyse tamamının İran Devrimi sonrası olduğu görülmektedir (Toprak 2021).
İran’ın etkisi sadece Nijeryalı kuzeylileri değil, ülkenin Hristiyan ağırlıklı güney bölgelerindeki insanları da etkilediği görülmektedir. Nitekim Niger Delta People’s Volunteer Force (NDPVF) lideri ve İjaw kökenli Asari Dokubo, İran İslam Devrimi’nden etkilenerek İslam’ı seçen güneyli Hristiyanlar arasında bulunmaktadır. Kendisinin “sosyalist” ve “ABD karşıtı” olarak tanımlayan Dokubo, İslam’a geçişişinde İran’dan etkilendiğini belirtmektedir (Montclos, 2008).
IMN başından beri Boko Haram’ın aksine silaha sarılmamış ve yeraltına inmemiş bir gruptur (Kavak, 2019). 2014 ve 2015’te güvenlik güçleri ile yaşanan gerginlikte onlarca insanın hayatını kaybetmesine rağmen IMN mensupları güvenlik güçlerine ya da sivillere karşı silahlı eylem düzenlememiştir. Zaria’daki Aşura merasimlerinde askerle Şii grup arasında çıkan bu olaylarda Zakzaki’nin 3 oğlu da hayatını kaybetmiştir. Bu durum Şeyh Zakzaki’nin serbest bırakılması için 2019 ve 2020 yıllarında düzenlenen gösteri ve yürüyüşe polisin sert müdahalesine ve bazı göstericilerin hayatını kaybetmesine rağmen değişmemiş, IMN hareketi barışçıl ve hukuki bir zeminde mücadelelerini sürdürmüştür. Ancak Nijerya hükümetiyle yaşanan gerginlikler nedeniyle IMN Nijerya’da “terörist örgüt” ilan edilmiştir (Thurston, 2019).
Nijerya’da Müslümanlar arasında gündem yapılan bir konu da IMN’in ileride Boko Haram örgütü gibi yeraltına inip silaha sarılması tehlikesidir. Burada İran ile Suudi Arabistan’ın vekalet savaşının bir cephesinin de Nijerya’da yürütüldüğünü hatırlatmak gerekir. Öte yandan ülkenin sosyoekonomik ve tarihi şartlarından zuhur ederek devletin yanlış politikaları nedeniyle terörize edilen Boko Haram gibi IMN’e yönelik devletin tutumu aynı şekilde sert olduğu görülmektedir. Bugün IMN tüm bu baskılara ve yasadışı ilan edilmesine rağmen henüz silahlı mücadeleye başlamasa da Nijeryalı Müslümanlar, hükümetlerini, IMN üyelerine yapılan baskılar ve saldırılar nedeniyle yeni bir Boko Haram ortaya çıkmasına sebep olunmaması için çağrı yapmaktadır.
Nijeryalı Ahmediler ve Hrislamlar
Nijerya’nın tarihi ve toplumsal olarak farklı inanç gruplarının bir arada yaşadığı bir ülke olması, İslamiyet ve Hristiyanlığın yanı sıra bu topraklarda farklı yerel inançların da bulunması bu günümüzde topraklarda çok farklı inanç gruplarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Nijerya’da hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar arasında kendini peygamber ya da mehdi ilan edenlere ve bu kişileri takip edenlere sık sık rastlanmaktadır. Bu gruplar arasında Ahmediler sıralanabilir. Ahmediler, Hindistan’da kendini peygamber ilan eden Mirza Ghulam Ahmad tarafından 1889’da kurulan Ahmedilerin Nijerya’daki takipçilerini oluşturmaktadır. Özellikle Pakistan’dan gelen misyonerler 1921’den itibaren Nijerya’nın Lagos eyaleti başta olmak üzere İlorin, Sokoto ve Kano’da Ahmediliği yaymaya başlamıştır. 1970’ler Ahmediliğin önce Suudi Arabistan’da ve sonra Pakistan’da İslam dışı olarak kabul edilmesi, kurdukları birçok okul ve hastaneler ile propaganda faaliyetleri yürüttükleri Nijerya’ya da yansımıştır. Diğer taraftan İslam ile Hristiyanlığın birleşimi olarak bilinen ve 1970 yılında Tela Tella tarafından kurulan Hrislam ve Isawa gibi gruplar da varlık göstermiştir.
Birlikte Yaşama Kültürü Bağlamında Nijeryalı Müslümanlar ve Hristiyanlar
Genel olarak Afrika ülkelerinin bağımsızlığını kazanmalarıyla Benin, Kenya, Güney Sudan, Botsvana ile birlikte Nijerya’nın orta bölgelerinde Hristiyanlığın yayıldığı; Mali, Senegal ve Burkina Faso gibi ülkelerde de İslamiyet’in yayıldığı görülmektedir.
Nijerya’da nüfusun yüzde 50’sini Müslümanlar, yüzde 40’ını Hristiyanlar ve yüzde 10’unu da yerel inançlara mensup kişiler oluşturmaktadır. Birçok köy ve şehirde farklı inançlara sahip insanlar barış içinde bir arada yaşarken Hristiyan bir Nijeryalı karşısındakiyle konuşurken “vallahi tallahi” ibaresini rahatlıkla kullanabilmekte ve “Muhammed” ismini Hristiyanlar da çocuklarına vermektedir. Nijerya Hristiyanlar ile Müslümanların zaman zaman gerginliklere şahit olunsa da barış içinde yaşadığı bir ülke özelliği taşımaktadır. Köylerde ve hatta apartmanlarda birlikte yaşayan farklı inançlara mensup kişiler arasında bir inançtan başka bir inanca geçme sıklıkla rastlanırken Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki gerginlikler son yıllara kadar zaman zaman ülke gündeminde yer almıştır.
Nijerya’da yerel inanç ya da Hristiyanlıktan İslamiyet’e geçenlerin sayısının gittikçe arttığını iddia edenler olduğu gibi buna itiraz edenler de bulunmaktadır. Buna itiraz edenlerin gerekçeleri arasında inançlar arasında geçiş verilerine doğru bir şekilde ulaşılamayacağı olduğu gibi aynı zamanda genel nüfus artışının İslamiyet’e geçenlerden daha fazla olduğudur. Ayrıca Nijerya’da Kano, Abuja ya da Kaduna gibi eyaletlerde cami sayısındaki artış ise İslamiyet’e geçenlerin sayısının artmasından ziyade nüfusun genel olarak artışına bağlanmaktadır (Montclos, 2008, ss. 71-87).
Batı Afrika’da özellikle Nijerya’da İslamiyet’in koloni yönetimi döneminde daha hızlı yayıldığı belirtilmektedir. Nitekim bunda Hristiyanlığın “beyaz adam” dinî olduğu görüşü, iletişim sistemleri ve ulaşımın kolaylaşması ile İngilizce kitap ve yayınların artması da gösterilmektedir. Ülkenin kuzey kesiminde gerek medrese sistemi gerekse de tarikatların etkisiyle baskın bir İslam kültürü görülmektedir. Bununla birlikte ülkenin güneyinde ise misyoner çalışmalarıyla birlikte Hristiyanlık inancı yaygındır.
Nijerya’da Hristiyanlar ile Müslümanlar arasındaki birliktelik uzun yıllar sağlansa da iç gelişmeler ve dış müdahalelerle zaman zaman gerginliklere neden olmuştur. Ülkenin etnik farklılığı inançsal farklılığıyla paralel ilerlemiş ve bu durum çatışmaların alevlenmesine neden olmuştur. Hiç kuşkusuz bugünkü topraklarıyla Nijerya’nın toplumsal anlamda bir bütünlük arz etmediği ve “ulusal” bir kimliğin oluşmadığı açıktır. Bu durum koloni idaresi döneminde İngiltere’nin Hristiyan güneyliler ile daha fazla ilişki kurması ve bağımsızlık sonrası modern devlet yapılanmasında özellikle bürokrasi ve orduda daha çok Hristiyan güneyliler ile çalışmasının önemli bir yeri bulunmaktadır. Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında bugün gözle görünür bir gerginlik bulunmasa da ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra siyaset ve orduda ciddi krizlerin yaşandığına şahit olunmuştur. Bunun örneklerini ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra yaşanan Biafra İç Savaşı, peşi sıra gelen darbeler ve özellikle 2000’li yılların başında yaşanan Hristiyanlar ile Müslümanlar arasındaki çatışmalarda görülebilmektedir. Bununla birlikte ordu ve bürokraside yaşanan etnik-dini çekişmeler, Nijerya’nın İslam İşbirliği Teşkilatı ile D-8 üyeliği ve Şeriat kanunlarının yürürlüğe konma süreci de ülkedeki Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında gerginliğe neden olmuştur (Tevhid, 1990, ss. 54-55). Diğer taraftan Danimarka’da Hz. Muhammed’e yönelik hakaret içeren karikatürlerin yayınlanması da Nijerya’daki Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki gerginliği artırmıştır.
Nijerya’nın “İslamileşmesi” ya da “Araplaşması” Meselesi
Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Nijerya topraklarında bazı çevrelerce ve uluslararası kamuoyunda bu ülkedeki Nijeryalı Müslümanlar kendilerine yönelik ayrıştırma ve ötekileştirme politikası açıkça şahit olmaktadırlar. Özellikle bazı siyasi güç odakları tarafından Nijerya’daki Müslümanlara yönelik “Araplaşma” ve “İslamlaşma” eleştirileri bazı yayın organlarına da sirayet etmekte ve gündeme gelmektedir. Aslında ülkedeki kimi çevrelerce dillendirilen bu söylem Nijeryalı Müslümanların kıta dışındaki Müslüman topluluklarla iletişim kurması ile başlamıştır.
Nijeryalı Müslümanlara yönelik ayrımcı bakış ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra başlamıştır. Nitekim Nijerya bağımsızlığını kazandıktan sonra ilk askerî darbeyi gerçekleştiren ve iç savaşa neden olan Hristiyan subaylar 1966’da dönemin kuzeyli Müslüman liderlerini ülkeyi “Araplaştırmak” ve “İslamileştirmekle” suçlamış ve darbeyi de bu nedenle gerçekleştirdiklerini dile getirmiştir (Udenwa, 2011, s. 50). Ülkenin güneydoğusundaki Hristiyan inancına mensup İgbo etnik grubunun sorumlu tutulduğu Ocak 1966 darbesi ile 1967’de Biafra Ayaklanması ve sonrasında yaşanan iç savaşı da “İslamileştirme” ve “Araplaştırma” politikasına karşı bir direniş olarak yorumlanmıştır. Nitekim 1967’de Nijerya’dan bağımsızlığını ilan ederek Biafra devletini kurduğunu açıklayan General Emeka Odumegwu-Ojukwu, 1969 Ahiara Deklarasyonu’nda yaptığı konuşmada, “Biafra mücadelesi 12 yüzyıldır Afrika Kıtası’nı tehdit ve mahveden İslam tehdidine karşı bir direniştir. Biafra, İslam tarafından Afrika’da bozulmamış çok az bölgeden biridir. Bu yüzden Biafra, militan Arabizmin tüm Afrika’yı kontrol etmesine engeldir,” ifadelerini kullanmıştır (Uchendu, 2011, s. 115).
Bu söylemin son yıllarda yaygınlaşmasının en önemli nedenlerinden biri de mevcut Devlet Başkanı Muhammed Buhari’nin Müslüman ve kuzeyli oluşudur. Nitekim Nijerya siyasetinin önemli isimlerinden ve eski devlet başkanlarından Olusegun Obasanjo’nun Buhari’yi Boko Haram Örgütü ve Fulaniler aracılığıyla Nijerya’yı “İslamileştirdiği” iddiası olmuştur. Bu açıklama Nijerya basınının önemli bir kısmında yer almıştır. Yoruba Gençlik Forumu gibi bazı Hristiyan kuruluşlar bu iddiaları desteklerken Müslüman Öğrenciler Birliği, Müslüman Hakları Örgütü ile bazı Hristiyan çevrelerce eleştirilmiştir (Kavak, 2019).
Nijeryalı Müslümanlara yönelik söz konusu suçlamalar İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Gelişen Sekiz Ülke (D-8) sürecinde de dillendirilmiş ve Nijerya basınında yer alan haberlerde Hristiyanlar tarafından D-8 üyeliğinin Nijerya’yı “İslamileştireceği” iddia edilmiş, hatta bazı Hristiyan çevreler bunu ülkeye “ihanet” olarak değerlendirmiştir (Thisdays, 1997, s. 7; Daily Champion, 1997, s. 1-2; Daily Champion, 1997, s. 6; Punch, 1997, s. 20).
Şeriat Kanunları Uygulanması
İslamiyet ile Hristiyanlık arasındaki kuzey-güney ayrımı ülkedeki baskın etnik gruplara da yansımıştır. 200’ü aşkın etkin grubun yaşadığı Nijerya’da sırasıyla Hausa-Fulani, Yoruba ve İgbolar en büyük üç etnik grubu oluşturmaktadır. Ülkenin kuzeyindeki Hausa-Fulanilerin neredeyse tamamı Müslüman iken ülkenin güneydoğusundaki İgboların büyük bir kısmı Hristiyanlık inancına mensuptur. Güneybatıdaki Yorubaların ise yarısı Müslümanlardan yarısı da Hristiyanlardan oluşmaktadır. Nijerya etnik grupların inançlar ile özdeşleştiği bir ülke görünümündedir. Güneyli İgboların önemli bir kesimi aynı zamanda Hristiyan inancına mensuptur. Aynı şekilde kuzeyli Hausa-Fulanilerin hemen hemen tamamı İslam dinine mensuptur ve bu anlamda kuzey-güney ayrımı aynı zamanda Hristiyan-Müslüman ayrımı olarak da okunabilir (Falola, 2009).
Farklı inançlara mensup insanların birlikte yaşadığı Nijerya’da İslamiyet özellikle ülkenin kuzeyinde siyasette önemli bir etken olmuşsa da ülkenin anayasal yapısı İslamiyet ve Hristiyanlığın siyasete müdahalesini sınırladığı görülmektedir. Bu anlamda şeriat hükümleri federal hükümet kanunlarına müdahale etmemekte ve sadece bölge İslamlaşmasını sağlamayı amaçlamaktadır (Magbadelo, 2003, ss. 64-88).
Nijerya’da şeriat ile ilgili tartışmalar İkinci Cumhuriyet Dönemi’nde şeriat mahkemelerinin kurulması talebiyle 1977-78’de gün yüzüne çıkmıştır (Kirwin, 2009, ss. 137-151). Özellikle şeriat kanunlarının Anayasa Meclisi’nde tartışmalara neden olması topluma da yansımıştır. Öte yandan Suudi Arabistan ve Mısır’daki gelişmeler ile İran’da Pehlevi Hanedanı’nın yıkılması ve İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulması Nijerya’nın kuzeyindeki şeriat tartışmalarını alevlendiren hususlar arasında yer almıştır (Kane, 2003, s. 73).
Nijerya’nın kuzeyi yoğun Müslüman nüfusa sahiptir ve bu nedenle birçok eyalette resmî kanunların yanında şeriat kanunları da uygulanmaktadır. İlk olarak 27 Ekim 1999 tarihi itibariyle Zamfara’da uygulanmaya başlanan şeriat kanunları Kano, Sokoto, Katsina, Bauchi, Borno, Kaduna eyaletleriyle birlikte toplam 12 eyalette yürürlüktedir (Falola, 2009). Şeriat kanunlarının uygulanması için ise 2003’te Kano’da bir nevi şeriat polisi olan “Hisbah”lar görev yapmaya başlamıştır (Nolte, 2009, s. 36).
İlk olarak Zamfara eyaletinde şeriat kanunlarının yürürlüğe konması, söz konusu eyalette bulunan Hristiyan azınlık nedeniyle bazı toplumsal çatışmalara neden olmuştur. Aynı sorunlar diğer eyaletlerde de yaşanmış ve zaman zaman can kayıplarına da yol açmıştır. Kuzey eyaletlerde yürürlüğe konan şeriat kanunlarının ülkenin orta kesiminde Hristiyan nüfusun yoğun olduğu eyaletlerde belli korku ve çekinceler doğurmuştur. Bu süreçte özellikle güneye gerek çiftlik hayvanları için otlak aramak gerekse de ekonomik nedenlerle göç etmek zorunda kalan Müslümanlara karşı tepkilerin oluşmasına ve bu da 1977, 1991, 1995 ve 2001’lerdeki çatışmalarla sonuçlanmıştır. Ülkenin orta kesiminde yaşanan çatışmalar 2004’te kuzey eyaletlere de yayılmıştır (Montclos, 2008, ss. 71-87).
Şeriat tartışmaları aslında 1976’da Anayasa Taslağı Komitesi’nin çalışmalara başlamasıyla patlak vermiş ve Nijerya medyasında yer bulmaya başlamıştır. Şeyh Abubakar Gumi’nin liderliğindeki İzala Hareketi gibi bazı İslami yapılar ise şeriat kanunlarının ülke genelinde yürürlüğe girmesini istemiştir. 1999’da şeriat kanunlarının bazı eyaletlerde uygulanmasına yönelik karar birçok Nijeryalı Müslüman tarafından olumlu karşılanmıştır. Bununla birlikte şunu da belirtmek gerekir ki bazı Müslüman elitler şeriat kanunları istemekle bir “İslam devleti” kurmaktan ziyade Nijerya anayasası ile uyumlu bir “İslami idare/yönetim” kurmayı amaçlamışlardır. Bu noktada kanunlar içki içmenin, kumar oynamanın ve zinanın yasaklanması gibi siyasi değil daha çok sosyal ve bireysel hükümleri içermektedir (Miles, 2003, ss. 209-228).
Çoğunluğu Nijeryalı Hristiyanlardan oluşan ve şeriat kanunlarının uygulanmasına karşı olanlar bunun ülkeyi istikrarsızlaştıracağını savunmaktadır. Ancak Nijerya’da şeriatın yargı yetkisi kısıtlanmış durumdadır. Bununla birlikte Nijerya’da uygulanan şeriat kanunlarının devlet mekanizmasının çalışmasını olumsuz anlamda etkilediği söz konusu değildir. Bunda hiç kuşkusuz ülkenin federal bir sistemde yönetilmesinin ve federal hükümetin ya da eyalet yönetiminin güvenlik güçlerini kontrol etmesinin önemli bir payı bulunmaktadır (Zago, 2022, s. 65).
Bir Afrika ülkesinde şeriat kanunlarının uygulanması açısından Nijerya nadir örneklerden biridir. Nijerya’da uygulanan şeriat yasaları belli tartışmaları beraberinde getirse de gelinen süreçte bu uygulamaların toplum ya da devlet nazarında ciddi sayılabilecek olumsuz sonuçlara neden olmadığı gözlemlenmektedir. Bununla birlikte Nijerya gibi seküler bir ülkede hem modern ve geleneksel yasaların hem de şeriat kanunlarının uygulanması İslam dünyası için olduğu gibi farklı inançlarla birlikte yaşama kültürü açısından incelenmesi gereken bir saha olarak masada durmaktadır.
Sufi ve Selefîler Arasındaki Tartışmalar
Nijerya’nın İslamlaşmasında hiç kuşkusuz sufi tarikatlar önemli en önemli etken olmuştur. Kuzeyin en büyük hâkim güçlerinden Kânim-Bornu Sultanlığı’nın İslamiyet’i kabul etmesi ve Sokoto Halifeliği’nin cihad adımlarıyla gelinen süreçte özellikle ülkenin kuzeyi başta olmak üzere Nijerya’nın neredeyse yarıdan fazlası Müslüman olmuştur. Ülkenin İslamlaşmasında bayrak taşıyıcısı olan sufi tarikatlar özellikle 1970’lere kadar Müslümanlar arasındaki örgütlenmede de ön sıralarda yer almıştır. Ancak küresel değişimlere bağlı olarak Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerde yaşanan fikirsel, siyasi ve ekonomik gelişmeler kitle iletişim araçlarının da gelişmesiyle Nijeryalı Müslümanların dönüşümüne yol açmıştır. Bununla birlikte Nijerya bağımsızlığını kazandıktan sonra Suudi Arabistan, İran, Pakistan ve Mısır’daki İslami hareketler Nijeryalı Müslümanların bir kısmına tesir etmiş, söz konusu ülkelerde eğitim görerek ülkesine dönen Nijeryalı gençlerin de etkisiyle sosyal yapıya, tarikatlara ve iktidarlara eleştiriler zuhur etmiştir.
Ticani tarikatının 1940’lardan itibaren Nijerya’nın kuzeyinde etkisini artırmaya başlaması 1970’lerden itibaren Kadiri-Ticani çatışmasını körüklemiştir. 1978’de İzala Hareketi’nin kurulması ise Sufiler ile İzala destekçileri arasındaki çekişmeleri artırmıştır (Nolte, 2009, s. 34). Daha çok İzala gibi grupların dillendirdiği eleştirilerde toplumun bozulduğu, İslam inancının yanlış anlaşıldığı, Sufi liderlerin kendilerini diğer insanlardan üstün gördükleri gibi konular gündeme getirilmiştir. Öte yandan Nijerya’nın toplumsal yapısında “Emir” olarak isimlendirilen toplum liderlerinin baskın bir yapısı bulunmaktadır. Yukarıdan aşağıya tasavvuf ve geleneğin oluşturduğu toplumsal yapıya karşı sert eleştiriler dile getirilmiştir. Bu eleştiriler özellikle 1980’li yıllarda gün yüzüne çıkmaya başlamış ve hatta şiddet olaylarına dönüşmüştür. 1960’lara kadar Nijeryalı Müslümanlar arasındaki tartışmalar daha çok Kadirilik ile Ticanilik arasında tezahür etmiştir. Ancak bu tarihten itibaren özellikle Ebubekir Gumi’nin de etkisiyle tasavvuf karşıtı görüşler Kaduna Radyosu üzerinden yayılmaya başlamış ve bu durum ülkedeki Müslümanlar arasındaki tartışmaların da dönüşmesine neden olmuştur.
Nijerya’da özellikle 1960’lardan sonra başlayan Sufi ile Selefîler arasındaki tartışmaların bugün de devam ettiği görülmekte ve iki grup arasında gerginlikler zaman zaman gün yüzüne çıkmaktadır. Öyle ki bu durum birbirleri arkasında namaz kılmayı reddetmeye kadar ileri gitmektedir. Buna karşı bugün gelinen süreçte hem Sufi tarikatlar arasında hem de Sufi-Selefî gruplar arasındaki gerginliklerin çatışma ya da şiddete varan boyutlarda çok fazla olmadığı daha çok her grubun kendi sınırları içerisinde inançlarını yaşadıkları gözlemlenmektedir.
Eğitim Meselesi ve Almajiriler
Nijeryalı Müslümanlar ile ilgili incelenmesi gereken en önemli konulardan biri hiç kuşkusuz eğitim meselesidir. Çünkü bugün Nijerya’da özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelerde yaşanan sorunların önemli bir kısmı eğitim sisteminin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan bağımsızlık öncesi Nijerya’nın güneyinde 16. asırdan itibaren misyonerlerin eğitim sistemi üzerinden Hristiyanlaştırma propagandası yürütmesi ülkenin bugünkü siyasi, ekonomik ve sosyokültürel özelliklerini etkilemiştir. Gerek İngiliz koloni hâkimiyeti gerekse de bağımsızlık sonrası süreçte ülkede adeta iki ayrı eğitim sistemi yürürlükte olmuştur. Genel olarak Hristiyanlar Batılı/misyoner okullarda eğitim alırken Müslümanlar ise İslami medreselerde eğitim almışlardır. Nijerya bağımsızlık öncesi ve sonrası süreçte İngiltere için önemini korumuştur. Bu nedenle Nijerya üzerinde etkisini kaybetmek istemeyen Londra yönetimi, kültürel olarak da hâkimiyetini artırmış ve bunda en önemli araç olarak kullandığı şey eğitim olmuştur. Bu nedenle İngiltere’nin Nijerya’daki politikasını din-eğitim-ekonomi olmak üzere üç ayak üzerinden değerlendirmek gerekir (Kitapçı, 2016, s. 401).
Batı tarzı eğitim ülkenin Müslüman yoğunluktaki kuzeyine, Hristiyan yoğunluktaki güneyden çok daha sonra gelmiştir. Ülkenin Kano eyaletinde Batı tarzı okullara ilk olarak yerel şefler ve emirler gibi Müslüman elitlerin çocukları gitmeye başlamıştır. Bu durum İslami eğitime olan destek ve ilgiyi azaltırken Kuzey Nijerya’daki Batı tarzı eğitim, bu okullara gidenler ile İslami eğitim alan kişiler arasında bir bölünmeye neden olmuştur. Batılı eğitim alanlar yeni süreçte görev alırken İslami eğitim alanlar ise bu sürecin dışında kalmış ve koloni idari sisteminde görevlendirilmemiştir.
Diğer taraftan Nijerya’nın kuzeyinde özellikle İngilizlerin kurduğu okullarda eğitim alan Müslüman gençlerin tasavvufa karşı bir duruş sergilediği de dikkat çekmektedir. Nitekim 1934’te hâkim yetiştirilmek üzere kurulan ama 1947’den itibaren öğretmen yetiştiren School of Arabic Studies (SAS) bunlara örnek gösterilebilir. Adeta yeni nesil ulama yetiştiren bu okulda geleneksel eğitimden farklı olarak daha modern anlamda eğitim alan âlimler yetişmeye başlamıştır. Bu okulda tasavvufa karşı sert eleştirilerde bulunan İzala Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Gumi de bulunmaktadır.
Müslümanların Eğitim Sorunu
Nijerya’nın en önemli sorunlarından birisi hiç kuşkusuz yoksulluk ve buna bağlı eğitim ve sağlık alanında temel ihtiyaçların karşılanamamasıdır. Ülkedeki Müslümanların da ana gündem maddelerinden birini de bu hususlar oluşturmaktadır. Nitekim birçok İslami kuruluş yoksullukla mücadele etmekte, insanların kendi ayakları üzerlerinde durabilmeleri için eğitimler düzenlemektedir. Okul ve hastaneler açarak temel insani ihtiyaçların karşılanmasının yanında özellikle kadınlara yönelik çalışmalar yürütülmektedir.
Ülkedeki Hristiyan nüfus misyonerliğin de etkisiyle çok uzun zaman önce eğitim sistemini modern eğitime adapte edebilmiş ve mesleki yeterlilik ve beceri alanındaki istihdam boşluğunu kapatabilmişti ancak Nijeryalı Müslümanlar, atılan adımlara rağmen henüz eğitim alanında yeterli seviyeye ulaşılamadığı görülmektedir. Eğitim sisteminin ciddi adımların atılmaya ihtiyaç duyulduğu ülkede Müslümanlar bu alana açtıkları okullarla daha fazla eğilmektedir.
Nijeryalı Müslümanların kayda değer bir kısmı da, eğitim sistemindeki dönüşümlerin farkına vararak Batılı eğitime karşı duruşunu değiştirmiş ve İslami eğitim tarzı ile Batılı eğitim tarzını birleştiren bir model ortaya koymuştur. Ansar-ud-Deen ve Nasrul-Lahil-Fatih Society (NASFAT) gibi İslami kuruluşların açtığı okullar sayesinde ülkedeki Müslümanların eğitim seviyesinde ciddi oranda bir artış yaşanmıştır. Medrese eğitimi ile modern eğitim birleştirilerek ilk, orta ve lise seviyesinde okullar faaliyete geçirilmiştir. Günün yarısında örgün eğitim alan Nijeryalı Müslüman öğrenciler diğer yarısında ise İslami eğitimlerini tamamlamaktadır. Bu alandaki dönüşüme Islamic Trust of Nigeria (ITN), Nigerian Association of Model Islamic Schools (NAMIS) ve the Islamic Education Trust (IET) gibi okullar öncülük etmiştir. İkili eğitim veren resmî İslami okullar arasında Nijer eyaletinde Şeyh Ahmet Lemu tarafından 1977’de kurulan Islamic Education Trust (IET), Kano’da 1973’de o dönem eyaletin başkadısı olan Dr. Hasan Gwarzo tarafından kurulan Islamic Foundation of Nigeria (IFN) ve 1974 de Kwara eyaletinin baş kadısı Abdülkadir Orire tarafından kurulan Islamic Missionaries Association of Nigeria (IMAN) örnek gösterilebilir (Gaiya, 2021).
Her ne kadar Nijeryalı Müslümanlar modern ve İslami eğitimi birleştiren okullar açmaya başlamışsa da henüz bu okullar ülke nüfusuna oranda yeterli değildir. Ekonomik kazanım ya da belli bir misyon için açılan özel okullar haricinde ülkedeki eğitim sistemi ve kurumları iyileştirilmeye ve güncellenmeye muhtaçtır. Aksi halde Afrika tarihi açısından zengin bir geçmişe sahip ve kıtanın en fazla Müslüman nüfusunu sınırlarında barındıran ülkesi olabilecek Nijerya ne kendi sorunlarını çözebilir ne de bölgesel ve küresel anlamda bir örneklik teşkil edebilir (Anadolu Ajansı, 2019).
Almajiriler
Nijeryalı Müslümanlar mevcut durumu ve tartışılan konular ile ilgili bir çalışmada “Almajirilik” sisteminin geçirdiği dönüşümden bahsetmek gerekmektedir. Nitekim ülkenin İslami eğitim alanında bugün yaşadığı birçok sorunun, bu sistem ile doğrudan ya da dolaylı bağlantısı bulunmaktadır. Yatılı merkezlerde hafızlık eğitimi verilen bir sistem olan “Muhacir” kelimesinden Hausa diline “Almajiri” olarak geçen kavram, ailelerinden uzak yerlere hafız olmak için giden çocuklar için kullanılmaktadır. Bu çocuklar küçük yaşlardan itibaren “Malam” olarak bilinen hocaların eğitiminden geçmektedir. Tarihî olarak yüzyıllar öncesine dayanan bir hafızlık sistemi olan Almajirilik, Kânim-Bornu Sultanlığı ve Sokoto Halifeliği döneminde yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu sistem Nijerya’dan başka Nijer, Gambiya, Senegal, Orta Afrika Cumhuriyeti ile Gana gibi ülkelerde de sürdürülmektedir (Anadolu Ajansı, 2019).
Nijerya’da ilköğretim eğitimi alamayan çocuklar, genelde uzak bölgelerde eğitim almanın daha verimli ve sevabının da daha çok olacağına inanıldığı için bulunduğu evlerden uzaklara hafızlık eğitimi için gönderilmektedir. Geçmişte ailelerinin yanında tarım arazilerinde çalışan ve böylece ailelerinden destek alabilen bu çocuklar bugün tarımın zayıflaması nedeniyle ailelerinden uzak, yardıma muhtaç ve istismara açık hale gelmişlerdir. Buna ek olarak Nijerya’da doğum oranının hızla artması, ekonomide yaşanan krizler, kalkınma ve istihdamın sağlanamaması fakirliği arttırmıştır. Geçmişte zekat ve vakıf sistemiyle emir, tüccar, âlim ve bölge halkı tarafından desteklenip korunan Almajirilik sistemi, son yıllarda artan ihmaller ve ilgisizlikler nedeniyle ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Okullarda eğitim alamayan, meslek sahibi olamayan ve korunamayan bu çocukların bir kısmı bugün ülkedeki yasadışı faaliyetlere katılmaktadır. Mesela Boko Haram liderlerinden Abubakar Shekau ve Maitatsine grubu lideri Muhammed Marwa da Almajiri sisteminde eğitim almıştır.
Nijerya’da bugün 4-15 yaş arasında 7 milyondan fazla Almajiri bulunduğu tahmin edilmektedir (Anadolu Ajansı, 2019). Bu çocukların meslek sahibi olamaması ve hayata hazırlanıp iş bulamaması nedeniyle Nijeryalı Müslümanların ciddi bir krizle karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Nitekim son 10 yıldır ülkenin kuzey doğusu Boko Haram örgütü, kuzey batısı ise silahlı suç örgütlerinin hâkimiyet kurduğu bir alan olmuş ve buradaki sivillerin hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Eğitim de bu durumdan nasibini almıştır ve Kuzey Nijerya, Sahra Altı Afrika’nın en fakir ve en fazla nüfus yoğunluğunun olduğu bölge olmuştur (Weimann, 2010, s. 12). Almajirilik sisteminin bozulması ve neden olduğu sorunlara dair Nijeryalı âlim ya da kanaat önderleri farklı adımlar atmış ya da çağrılar da bulunmuşsa da uzun yıllar süregelen ve farklı sosyoekonomik nedenlerden kaynaklanan soruna yakın ve orta vadede çözüm bulunamayacağı gözlemlenmektedir.
Sonuç
Nijerya etnik ve dinî çeşitliliği, farklı ekonomik güçlerin etkisi altında bulunması, iç sorunları ve dış müdahaleler dikkate alındığında gelecek yıllarda toplumsal olarak çatışma potansiyeli taşıyan bir ülke görünümündedir. Aynı şekilde ülkenin köklü tasavvuf geleneği, son 50 yıldır İslam dünyasındaki fikirlerle Müslümanların düşünsel dönüşüm geçirmesi ve Afrika’nın en fazla Şii nüfusuna sahip olması dikkate alındığında ülke aslında Müslümanların birlikte barış içinde yaşama potansiyeline güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Nijeryalı Müslümanlar bugün bazı temel problemlerle mücadele etmektedir. Bunların başında ve temelinde eğitim sisteminde yaşanan sorunlar ve okuryazarlığın az olması, Müslüman gruplar arasında bölünmeler ve etnik gerginlikler gelmektedir. Bu temel problemlere ekonomik sıkıntılar ve güvenlik sorunları da etkilendiğinde ülkedeki Müslümanların devam eden sorunlara, yaşanan krizlere çözüm üretmede yetersiz kaldıkları gibi İslam dünyası için bir perspektif belirlemeleri de güçleşmektedir.
Nijeryalı Müslümanların özellikle gençlik yapılanmaları, üniversite birimleri ve kadın çalışmalarında önemli örgütlenmelere ve çalışmalara imza attıkları gözlemlenmektedir. Bununla birlikte ülke Müslümanlarının dünyanın farklı coğrafyalarındaki İslami yorumları yakından takip ettikleri ve dönüşümlerden hızlı bir şekilde etkilendikleri de açıktır. Ancak ülkenin uzun yıllar devam eden ekonomik ve güvenlik sorunları tüm Nijeryalıları etkilediği gibi Müslüman toplulukları ve kuruluşları da olumsuz etkilemiştir. Bunun en açık örneğini eğitim, sağlık ve aile gibi alanlarda yaşanan krizlerde görmek mümkündür.
Ülke zengin tarihi geçmişi, farklı inançlara ev sahipliği yapması, köklü İslami geleneği ve Müslümanlar ile Hristiyanların birlikte yaşadığı topraklar olması nedeniyle detaylıca masaya yatırılması gereken bir saha özelliği taşımaktadır. Bu çalışmada, Afrika’da en fazla Müslüman nüfusu sınırlarında barındıran bir ülkedeki İslami gruplar ve Müslümanların gündemindeki konular üzerinde durulmuştur. Bununla birlikte çalışmamızın mahiyeti ve sınırları dikkate alınarak örnekler üzerinden bir inceleme yapılmış ve belli konular incelenmiştir.
Nijerya’nın farklı İslami anlayışa mensup toplulukları ve kanaat önderleri dikkate alındığında her bir grup ya da kişi için müstakil çalışma yapılması gerekliliği doğmaktadır. Öte yandan Nijerya’daki Müslümanlar ile ilgili Türkçe literatürdeki çalışmalar daha çok Boko Haram Örgütü üzerine odaklanmaktadır. Oysaki çalışmamızda bazılarından bahsettiğimiz ama sadece Nijerya’da değil bölge ülkelerinde de etkisi olan birçok köklü İslami yapı bulunmaktadır. Bu grupların ve ülke Müslümanlarının gündeminde olan konuların her biri müstakil çalışmaya ihtiyaç duymaktadır. Bu konulara ilişkin farklı dillerde geniş literatür olmasına rağmen Türkçe çalışmalar henüz yeterli düzeyde değildir. Bu anlamda çalışmamızın konusu, Nijeryalı Müslümanlara dair genel bir perspektif ortaya koymanın yanında yeni ve derinlemesine incelemelerle desteklenmesi gereken bir alanı ihtiva etmekte ve buna ihtiyaç duymaktadır.
Kaynakça
Abba, A., ve Jumare, I.M. (2016). Sultans of Sokoto: A biographical history since 1804, Kaduna: Arewa Hause.
Adamu, A.U ve Ado-Kurawa, I. (2010). Perspectives on Kano, Volume 1, Kano. Ω
Aliyu, M.T. (2010). The challanges of Islamic organisations in Nigeria (1960-2010), Departman of Religous Studies, Keffi: Nasarawa University.
Allen, N. (2019). War on Rocks. https://warontherocks.com/2019/12/how-boko-haram-has-regained-the-initiative-and-what-nigeria-should-do-to-stop-it/?singlepage=1 adresinden erişildi.
Arıkan, A. (2015). Nijerya’da Selefîler, İlahiyat Akademi, 1(1-2), 283-302.
Arpa E. (2022). Afrika’da dinî siyasi hareketler, İstanbul: Nobel Yayınları.
B.S.G, Abel. (2021). Muslim-Populated countries and the Islamic policy premium: The case of Nigeria.
Bitrus, İ. S. (2015). Modernitenin Afrika’da küreselleşen etkisi. Küreselleşme Çalışmaları Dergisi, 8(2), 68-83.
Bugaje, U. (2016). Muslims and the Nigerian political space, Kaduna: Books and Libraries.
Chidiebube, J. U. (2019), Shia Islam clampdown in Nigeria: A recipe for insurgency? African Security Review, 28(3-4), 222-228, DOI: 10.1080/10246029.2019.1707698.
Clarke, P. (1988). Islamic reform in contemporary Nigeria: Methods and aims. Third World Quarterly, 10(2), 519-538
Daily Champion, (June 16, 1997) Page 1-2 Vol. 10 No. 118.
Daily Champion, (June 24, 1997) Page, 6 Vol. 10 No. 124.
Davidson, B. (1977). A history of West Africa 1000-1800, England: Longman Group Limited.
Fahm, A.O. (2020). Remaking society from within: An investigation into contemporary Islamic activism in Nigeria. Heliyon, Vol. 6 Issue 7 Published online: July 23, 2020
Flynn, S. (2016). The relationship between The Ottoman Empire and Kanem-Bornu during the reign of Sultan Murad III (Doktora tezi). Bilkent Üniversitesi, Ankara.
Harmon, D. E. (2001). Exploration of Africa: Emerging nations (Nigeria), London: Chelsea House Publishers.
Hassan, I. H. (2015). An introduction to Islamic movements and modes of thought in Nigeria, USA: Program of African Studies Northwestern University.
Hilâl, S. 10, C.110, Kasım 1970.
İktibas, S. 2, C. 38, Temmuz 1982.
Jama’atu Izalatil Bid’ah Wa’ikamatis Sunnah (JIBRIS Nigeria), http://www.jibwisnigeria.org/ adresinden erişildi.
Kane, O. (2003). Muslim modernity in Postcolonial Nigeria, Boston: Brill Laiden.
Kani, M. A. (1991). Nijerya’da İslami cihad, Ömer Gündüz (Çev.), İstanbul: Şafak Yayınları.
Kavak, G. (2019). Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM), https://afam.org.tr/bir-afrika-ulkesinin-tarihi-serencami-nijeryada-egitim-meselesi-ve-almajirilik-sistemi/ adresinden erişildi.
Kavak, G. (2019). Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM), https://afam.org.tr/nijerya-islami-hareketi-imn-meselesi-ve-boko-haramin-hatirlattiklari/ adresinden erişildi.
Kavak, G. (2019). Anadolu Ajansı (AA), https://www.aa.com.tr/tr/analiz/nijerya-basininda-otekilestirme-ve-toplumsal-baris/1503132 adresinden erişildi.
Kavak, G. (2021). İngiliz koloni yönetiminin Nijerya’daki hâkimiyet araçları ve günümüzdeki yansımaları. Africania, 1(1) , 121-144.
Kavak, G. ve Bashal, A.A. (2018). Anadolu Ajansı (AA), https://www.aa.com.tr/tr/dunya/bati-afrikanin-sair-ve-ogretmen-kizi-nana-asmau-sultan/1350811 adresinden erişildi.
Kavak, G. ve Bashal, A.A. (2019). Anadolu Ajansı (AA), https://www.aa.com.tr/tr/analiz/nijerya-nin-egitim-meselesi-ve-iskence-iddialari/1641544 adresinden erişildi.
Kavak, G. ve Bashal, A.A. (2019). Anadolu Ajansı (AA), https://www.aa.com.tr/tr/dunya/nijeryanin-almajirileri-hayatla-mucadele-ederek-hafizlik-yapiyor/1376794 adresinden erişildi.
Kavak, G. ve Usman M. (2017). Anadolu Ajansı (AA), https://www.aa.com.tr/tr/dunya/nijeryada-bir-asiri-askin-surede-yaklasik-70-dil-yok-oldu/1004608 adresinden erişildi.
Kavak, G. ve Usman M. (2017). Anadolu Ajansı (AA), Erişim adresi:https://www.aa.com.tr/tr/dunya/sigara-icmenin-ayip-karsilandigi-afrika-ulkesi-nijerya/1311898
Kekilli, E. Ömer, H. ve Abdoulaye, İ.B. (2017). Bir örgütün anatomisi, Ankara: SETA.
Kemal, K. (2017). Afrika’da bir direniş öyküsü: Osman Dan Fodio ve Sokoto Hilafeti, İstanbul: İlke Yayıncılık.
Kenny, J. (1996). Sharīa and christianity in Nigeria: Islam and a “secular” state. Journal of Religion in Africa, 26(4), 338–364. DOİ: https://doi.org/10.2307/1581837
Kitapçı, Z. (2016). Türkistan milli tarih ve medeniyet davamızın temel meseleleri, Konya: Yedi Kubbe Yayınları.
Magbadelo, J. O. (2003). The politics of religion in Nigeria, World Affairs: The Journal of International Issues, 2(7), 64-88.
Miles, W. F. S. (2003). Shari’a as deafricanization: evidence from Hausaland, Africa Today, 50(1), 51-75.
Mohammed, S. (2012). Education and nation building: Some reflectionss on curriculum development in Nigeria. Akinwumi, O., Adamu, M.M. ve Ukase (Ed.), Nigeria at 50: The Challenges of Nation Building içinde. P. Zaria: Ahmadu Bello University Press.
Momah, S. (2013). Nigeria beyond divorce (amalgamation in perspective), İbadan: Safari Books.
Montclos, Marc-Antoine Pérouse de. (Summer 2008). Conversion to Islam and modernity in Nigeria: A View from the underworld Source: Africa today. Performing Islamic Revival in Africa, 4(54), 71-87.
Muhammed K. A., (1986). Sokoto dosyası, Harun Şencan (Çev.), İstanbul: Akabe Yayınları.
News Agency of Nigeria (NAN), (2019). http://www.nan.ng/news/cash-economy-fuelling-boko-haram-activities-un-report/ adresinden erişildi.
Nolte, I., Danjibo N., ve Oladeji A. (2009). Religion, politics and governance in Nigeria, UK: Department for International Development (DFID).
Odekunle, O.J. (2010). Nijerya’da İslam: Yoruba toplumunda İslam’ın yapılanması (Doktora tezi). M.Ü.S.B.E., İstanbul.
Ogueze, L.O.I. (1993). Dimensions of Nigerian history for citizenship education, Calabar: Mekslink Publishers.
Ojukwu, O. (1969). The Ahiara declaration: The principles of the Biafran Revolution, Government Printers
Oloyede, I. O. (2014). Islam in Nigeria: A Century of National Islamic Societies, Keynote Address Presented at the International Conference of Islam in Nigeria (COIN) to Mark the 30th Anniversary of the Islamic Welfare Foundation(IWF) on Monday, Safar 1, 1436 (November 24, 2014) at the University of Ilorin, 23 Haziran 2013 tarihinde http://www.iwf.com.ng/docs/iwf_islam_in_nigeria_a_century_of_islamic_societies.pdf adresinden erişildi.
Peter Clarke (1988) Islamic reform in contemporary Nigeria: Methods and aims, Third World Quarterly, 10(2), 519-538.
Punch, (1997) Vol. 19, No. 859.
Sani, S. (2007). The killings fields: Religious violence in Northern Nigeria, İbadan: Spectrum Books Limited.
Sarumi RO, Faluyi OT ve Okeke-Uzodike OE (2019) Transcending ethnic and religious barriers in decision-making: A Case of a Muslim women civil organisation in Nigeria. Front. Psychol. 9:2693. DOİ: 10.3389/fpsyg.2018.02693
Smith, M. (2015). Boko Haram: Inside Nigeria’s unholy war, London: I. B. Tauris.
Sokoto Sultanı İbrahim Dusuki ile Söyleşi, Tevhid Dergisi, Eylül 1990, S. 9, ss. 54-55.
- Falola, A. Mahadi, M. Uhomoibhi ve U. Anyanwu, (2010). History of Nigeria-3, Lagos: Longman Nigeria Plc.
- Falola, A. Mahadi, M. Uhomoibhi ve U. Anyanwu. (2007). History of Nigeria-2. Lagos: Longman Nigeria Plc.
T.C. Dışişleri Bakanlığı, (2018). http://www.mfa.gov.tr/nijerya-siyasi-gorunumu.tr.mfa adresinden erişildi.
Tahir, İbrahim A. (1975). Scholars, sufis, saints and capitalists in Kano, 1904–1946: The pattern of a bourgeois revolution in an Islamic society. University of Cambridge.
Thisdays, (1997). Vol. 3, No. 794.
Thurston, A. (2019). Maydan, https://www.themaydan.com/2017/05/shiism-anti-shiism-nigeria/ adresinden erişildi.
Toprak, K. (2021). Nijerya’ya Şiiliğin girişi ve yayılmasında/gelişmesinde İran’ın rolü. Africania, 1(2), 28-50.
Toyin Falola, “Islam and politics in Nigeria”, 29 Temmuz 2009 tarihinde https://www.e-ir.info/2009/07/29/islam-and-politics-in-nigeria/ adresinden erişildi.
Uchendu, E. (2011). Dawn for Islam in Eastern Nigeria: A History of the arrival of Islam in Igboland, Klaus Schwarz Verlag.
Udenwa, A. (2011). Nigerian/Biafra sivil war: My experience, İbadan: Spectrum Books.
Umar, M. (2019). Afrika Araştırmacıları Derneği, https://www.afam.org.tr/sianin-agindaki-ulke-nijerya/ adresinden erişildi.
Umar, M. İslam’ın Nijerya bölgesinde yayılışı, (Yüksek lisans tezi). İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
Umar, M. S. Nijerya’da tasavvuf hareketleri ve muhalifler. Süleyman Derin (Çev.), Tasavvuf Dergisi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, ss. 377-390.
Weimann, G. J. (2010). Islamic criminal law in Northern Nigeria: Politics, religion, judicial practice, Amsterdam University Press.
[1] İgbolar Nijerya’nın güneybatısında yaşayan ve çoğunluğu Hristiyanlık inancına mensup bir kabiledir.
[2] Daha fazla bilgi için bkz. http://www.jibwisnigeria.org/
[3] Nijerya’da Şeriat kanunları ülkenin kuzeyindeki eyaletlerinde 2000’li yıllardan itibaren resmî olarak uygulanmaya başlamıştır.