Giriş
1983 yılında İnsan Bilgisinin İslamlaştırılması (IoK) adını verdiği bir yaklaşımla tesis edilen Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi (IIUM), önde gelen İslam âlimleri İsmail el-Faruqi (Virginia’daki Uluslararası İslamî Düşünce Enstitüsünün [IIIT] kurucu ortağı), Abdul Hamid Abu Sulayman (mevcut IIIT Başkanı) ve Syed Muhammad Naqib al-Attas (Uluslararası İslamî Düşünce ve Medeniyet Enstitüsü [ISTAC] kurucusu) tarafından, vahiy ve miras dedikleri şeyi sosyal bilimler ve beşerî bilimlerle ilişkilendirmek amacıyla geliştirilen vizyonlara göre kurulmuştur.
Mayıs 2018’de IIUM’da gerçekleştirilen saha çalışmasına dayanan bu makale, 37 yaşındaki üniversitenin temel IoK yaklaşımını nasıl uyguladığını araştıracaktır. Bu saha çalışması araştırması 42 öğretim üyesi ve 12 öğrenci ile yapılan görüşmelerden; şeriat çalışmaları ile sosyal bilimler ve beşeri bilimlerdeki çeşitli bölümlerin müfredatlarının içerik analizinden; bu bölümlerde üretilen 35 yüksek lisans ve doktora tezinin içerik analizinden; bu bölümlerin fakültesi tarafından yürütülen yayın ve araştırmalarla ilgili incelemelerden ve son olarak dört sınıfa kişisel katılımdan oluşmaktadır.
Müfredatı, fakülte araştırmalarını ve yüksek lisans ve doktora tezlerini incelemeden önce, bu makale, üniversite ile ilgili bilgileri başlangıcından itibaren bir bütün olarak sunarak başlayacaktır. Bu süreç, modernizasyon amacıyla İnsan Bilgisinin İslamileştirilmesi paradigmasını kuran bir fakülte neslinden, onu ana akım hâline getirmeyi amaçlayan yeni bir nesle geçişi sağlayacaktır. Amaç, bu geçişin şeriatın makâidi’nin[1] kullanımı sayesinde mümkün olduğunu ve yine de bu olasılığa rağmen bu geçişe bazı çelişkilerin, gerginliklerin ve eksikliklerin eşlik ettiğini ve edeceğini göstermektir.
IIUM: IoK Laboratuvarı
1983’te açıldığından beri, IIUM 91.000 erkek ve kadın mezunu içerecek şekilde büyümüştür. Bu mezunların çoğu yerli, yaklaşık %15’i uluslararasıdır ve hepsine geleneksel ve İslamî bilgiyi birleştiren bir eğitim verilmektedir.[2] Üniversitenin şu anda 117 ülkeden kayıtlı 26.000 öğrencisi (20.000 lisans ve 6.000 lisansüstü) bulunmakta ve 2.000 öğretim üyesi, 14 fakülte, üç kurum ve iki merkez ile hizmet vermektedir. IIUM’un ana misyonlarından biri, üniversitenin tanımladığı “insan bilgisinin islamlaştırılması”dır (IoHK veya IoK):
… (kutsal bir biçimde açıklığa kavuşmuş bilgiden farklı olarak) İslam’ın dünya görüşü, temel ilkeleri, etik değerleri ve normlarına uygun şekilde çağdaş insan bilgisini takip etmek, inşa etmek, geliştirmek, uyarlamak, elemek, eleştirmek, organize etmek, yaymak, yeniden inşa etmek, kullanmak ve değerlendirmek için alternatif bir paradigma. Tevhid’in teolojisi, ontolojisi, epistemolojisi, aksiyolojisi ve etiğine dayanan bu alternatif paradigma; çağdaş insan bilgisinin farklı dallarını eleştirel bir şekilde, felsefi temelleri ve etik yönelimleri de dahil olmak üzere, özellikle seküler Batı davranış bilimleri, sosyal bilimler ve beşeri bilimler tarafından temsil edildiği ve inşa edildiği şekliyle görmektedir (IIUM anayasası).
“İnsan Bilgisinin İslamileştirilmesi”; IIUM’un kendisini küresel olarak “Premier Küresel İslam Üniversitesi” olarak markalamak için kullanılan benzersiz, tanımlayıcı özelliğidir. Diğer Batılı ve Batılı olmayan üniversiteler din veya kültüre duyarlı olsa da, bunu IIUM’un yaptığı gibi özel şekilde ifade etmezler. Buna bir örnek, “uluslararası ve çokkültürlü farkındalığı ve çeşitliliğe duyarlılığı” teşvik eden bir bildiriyi paylaşan Iowa Eyalet Üniversitesidir (ABD). (Hashim, 2013, s. 52)
IIUM, hem Al-Attas’ın hem de El-Faruqi’nin görüşlerini takip etmektedir. Al-Attas, İslamî dünya görüşünü doğru bir şekilde oluşturarak anlayışı yeniden şekillendirmekle daha çok ilgilenmektedir. Kendisinin açıkladığı gibi “aşılama ya da nakil, vücut zaten yabancı unsurlar tarafından ele geçirildiğinde ve hastalıkla tükendiğinde istenen sonucu verebilir. İslam’ın potasında bilgi birikimi yeniden şekillendirilmeden önce, yabancı unsurlar ve hastalık çekilip etkisiz hale getirilmelidir.” (al-Attas, 1978, s. 163). İnsan Bilgisinin İslamileştirilmesi ve diğer İslamî temel derslerin ilk sömestra yerleştirilmesi, tam da bu duruşu yansıtan bir program tasarımıdır. Buna karşılık, Faruqi, epistemolojik süreçlerle ve İslamî değerlerin, İslami metodolojinin ilk prensiplerini oluşturmak için kullanılan beş değişmezlikle birleştirilmesiyle daha çok ilgilenmektedir (Bunlar Allah’ın, yaratmanın, hakikatin ve bilginin, hayatın ve insanlığın birliğidir) (Hashim, 2013, s. 52.). El-Faruqi (2016), yalnızca arkasında güçlü, ulusötesi bir kuruma sahip olduğu için (IIIT) değil, aynı zamanda incelikli ve daha diyalojik yaklaşımı, geleneksel olarak Batı bilgisi olarak algılanan veya anılanla karşılıklılığa daha uygun olduğu için daha etkiliydi.[3]
Bu İslamî vizyon tüm fakültelerde, bölümlerde ve programlarda açıkça mevcuttur. Örneğin, Sosyoloji&Antropoloji Beşeri Bilimler Lisans Programının misyon beyanında, bu lisans programının “Bütünleşik ve dengeli bir müfredat sunduğu ve aynı zamanda sosyolojik teoride ve toplumdaki gerçek hayat konularının ampirik analizlerinde sağlam temeller sağladığı belirtilmiştir. Programda sunulan dersler büyük ölçüde İslamî kavramlar, ilkeler, teoriler, yöntemler ve yaklaşımlarla aşılanmıştır”.
İslamî değerlerle aşılanmış derslerin, görüşülen bazı fakültelerin işaret ettiği gibi ve el-Attas’ın istediği gibi Batılılaşmaksızın el-Faruqi’nin yöntemini izlediği söylenebilir. Her programda, bir üniversite nüvesi için gerekli derslerle ve fakülteleri, bölümleri zenginleştirici diğer derslerle entegre müfredat yapılandırılmıştır. Bunların tümü destekleyici ve seçmeli dersler gerekli yüksek İslamî eğitimin standartlarını ve gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanmıştır. Örneğin, uygulamalı bilimdeki öğrencilerin dört zorunlu dersi vardır: İslamî dünya görüşü, İslam’da bilgi ve medeniyet, günlük yaşam için etik ve fıkıh, yaratıcı düşünme ve problem çözme ve kısa süre önce eklenen, Malezya ile ilgili olan İslam Medeniyeti İçinde Malay Dünyası adı verilen bir ders.
Bu makale, İslamî ilimleri diğer bilimlere bağlamayı amaçlayan IIUM’un Tecelli Olmuş İslamî Bilgiler ve İnsan Bilimleri Külliyesindeki (KIRKHS) önemli bir fakültesine odaklanacaktır. Bu fakültede Tecelli Olmuş İslamî Bilgiler Kısmı (fıkıh ve fıkıh usulü, din usulü ve karşılaştırmalı din, Kur’an ve sünnet çalışmaları ve genel çalışmalar bölümlerini içerir), sosyal bilimler ve beşerî bilimler (iletişim, tarih, siyaset bilimi, psikoloji, tarih, sosyoloji ve İngiliz dili ve edebiyatı) bölümleri mevcuttur.[4]
Tarihsel olarak, beşerî bilimler ve sosyal bilimler alanlarında uzmanlaşan öğrencilerin tecelli olmuş bilgilerde yan dallara sahip olmaları gerekiyordu ve bunun tersi de geçerliydi. Görüşülen birçok kişi, bu yuvarlatılmış eğitimin ikili oluşumundan yararlanan mükemmel mezunlar ürettiğine dikkat çekmiştir. Ayrıca, sosyal bilimler ve beşeri bilimlerdeki öğretim üyelerinin tecelli olmuş bilgi alanında bir diploma tamamlamaları gerekmekteydi. Ancak, öğrenciler ve öğretim üyeleri için bu tür kurallar artık isteğe bağlıdır.
KIRKHS şu anda 14’ü Arapça olmak üzere 38 ana ders vermektedir. Aynı zamanda seçmeli hizmet dersleri ve her ikisi de tanrıların aşkınlık ilkelerine ve ahlâkın evrenselliğine dayanan tüm zenginleştirmeler için iki zorunlu ders -İslamî dünya görüşü (teorik idealler) ve aksiyolojik temel- sunmaktadır. Dikkat edilmesi gereken ilginç bir şey, Hukuk Fakültesi adının (tekil) daha ziyade Hukuklar Fakültesi (çoğul) olarak, yani sadece insan hukuku denilen şeyi değil, aynı zamanda tecelli olmuş hukuku da içerecek ve yüksek lisans ve doktora öğrencilerini karşılaştırmalı hukuk okumaya teşvik edecek şekilde kullanılmasıdır. IIUM, şeriat mahkemesi hâkimlerinin medeni hukukla ilgili bilgilerini artırmak, sivil mahkemeleri şeriat hukuku[5] konusunda eğitmek ve medeni ve şeriat hukuklarını[6] uyumlaştırmak için eğitmektedir.
Ayrıca üniversitenin, disiplinlerarası bir eğitim sağlamak için bağımsız ve birlikte çalışan üç enstitüsü vardır: Helal Araştırma ve Eğitim Enstitüsü (INHART), İslamî Bankacılık ve Finans Enstitüsü (IIiBF), Uluslararası İslam Medeniyeti ve Malay Dünyası Enstitüsü (ISTAC) ve bir de İslam Ekonomisi Merkezi. Bu nedenle, örneğin bilim derslerinin öğrencileri, gıda ve yönetimle ilgili fıkıhların bir kombinasyonu olan “helal çalışmaları”ndan yan dal seçebilirler (Malezya’da helal konusunda lisanslama işinin önemi nedeniyle öğrencilerin ortak bir seçimidir). Ancak birçok öğretim üyesi, 1996 yılında, IoK yaklaşımına öncelik verilmeyen yeni yönetim altında bu yönelimin değiştirildiğinden şikayetçi olmuştur. Değişim motivasyonu, yerel pazar ve her bölüm için daha fazla kredi ihtiyacı gerektiren Yüksek Öğretim Bakanlığının akreditasyon talebiyle tetiklenmiştir.
Muhataplarımızın çoğunun IoK yerine İslamî bakış açısı veya bilginin entegrasyonu kavramlarını kullanmayı seçtiğini belirtmek de önemlidir [IIUM’un öğretim üyeleri arasındaki bu mevcut kavramsal söylemsel tartışma, Wiebke Keim (2016, ss. 127–154) tarafından mükemmel bir makalede incelenmiştir ancak ben söylemden daha çok güncel uygulamalarla (öğretim ve araştırma) ilgileniyorum].
IIUM tüm ilgili başvuru sahiplerine açık olsa da, en azından KIRKHS’deki öğrencilerin çoğu Müslümandır. Tilawah al-Quran ile birlikte halaqa[7] veya tahfiz şeklindeki ortak müfredat aktiviteleri (3 kredi) dersi sadece kredisi olmayan Müslümanlara özel ve gereklidir. Gayrimüslim öğrenciler için bunlar bir diyalog kursuyla değiştirilir. Usrah[8] (halaqa) kavramının IIUM’daki uygulaması; üniversitenin camisinde sadece öğrenciler için değil, 2016’dan beri akademik olmayan Müslüman personel ve kampüste (en azından Gombak Kampüsünde) yaşayan öğrenciler (Mahallah olarak adlandırılır) için düzenlenen gayriresmî İslamî çalışma eğitimi çevrelerini kapsamaktadır. Nik Abdullah, Dollah ve Awang Marusin (2018) usrah kültürünü değerlendirerek, tüm IIUM öğrencileri, öğretim üyeleri ve personeli arasında topluluk duygusuna olumlu katkıda bulunduğunu göstermektedir.
Zorlu Çalışma Koşulları
IIUM’daki çalışma koşulları, ağır bir öğretim yükü (dönem başına 12 ila 15 kredi arasında değişen, bazen her derste 70 öğrenciye kadar) içeren Malezya’daki diğer üniversitelere benzemektedir. Üniversite tarafından verilen araştırma hibeleri düşük olup, yıllık olarak 1.200 ila 2.400 ABD doları arasında değişmektedir, bu da bir araştırma üniversitesi olarak hizmet etmediği anlamına gelmektedir. Derslerin çoğu İngilizce olarak öğretildiği için, üniversite başlangıçta uluslararası akademik piyasalardan (çoğunluğu Arap dünyası, Hindistan ve Pakistan’dan gelen) öğretim üyelerini işe almaya odaklanmış, ancak siyasi nedenlerden dolayı finansal kaynaklar zayıflamıştır. [9] Şu anda, öğretim üyelerinin çoğu Malezyalı; örneğin Sosyoloji ve Antropoloji Bölümünde, 10 fakülte (Gazzeli bir Filistinli) arasından yalnızca biri uluslararası işe alım gerçekleştirmiştir. Bazı yabancı öğretim üyeleri, yerel öğretim üyeleri lehine ayrımcı muamelede bulunulduğunu bildirmiştir; ilki ücretli izin almamakta, fakat yerel öğretim üyesinden çok daha fazla yayın çıkarmaktadır. Buna ek olarak, çoğu, Malezya’da 30 yıldır yaşayanlar da dâhil olmak üzere, yalnızca ülkede kalmak için yenilenmesi gereken IIUM ile kısa süreli sözleşmeler yapmaktadır. Kendileri ve aileleri için daimi ikamet seçeneği yoktur.
Bu zorlu çalışma koşullarına rağmen, 2020’de IIUM, Malezya Araştırma Değerlendirmesi’nden (MyRA- Eyalet-Derecelendirme Kurumu) beş yıldız (altı üzerinden) almıştır (Yusof, 2020; The European, 2017). Öğretim üyelerinin birlikte İngilizce, Malayca ve bazen Arapça yayınlar yaptığını da belirtmek gerekir.
(Sınırlı) Uluslararasılaştırma
IIUM’un mevcut sınırlı uluslararası fakültesine ve geçmişte fakültenin uluslararası işe alımına olan güvenine ek olarak, üniversite 1980’lerde Amerikan Üniversiteleri Birliğinin (Union of American Universities) gözlemci bir üyesiydi. Uluslararasılaşmasını artırmak amacıyla IIUM, çoğunluğu Güney Asya, Afrika ve Körfez ülkelerinden gelen birçok uluslararası öğrenciyi kabul etmektedir. KIRKHS’nin girişinde, 2018’in QS Dünya Üniversite Sıralamaları’nda (QS World University Rankings) İlahiyat Fakültesinin 31. sırada olduğunu duyuran bir pankart gösterilmektedir. IIUM’un mütevelli heyeti Malezyalı subaylar ve akademisyenler ile çeşitli İslam ülkelerinden ve Japonya’dan temsilcilerden oluşmaktadır. IIUM, kendisine öğrenci gönderen başlıca ülkeler arasında bulunan Arap ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmaya özen göstermektedir. Söz konusu ilişkiler; pek çok Malay öğrencinin Kahire’deki El-Ezher Üniversitesine ve Şam Üniversitesine esasen şeriat ve Arap dili öğrenmek için gittiği, İngiliz sömürgeciliğinden bağımsız Malezya zamanına kadar uzanmaktadır. Bazı IIUM mezunları Malezya’da ve yurt dışında önde gelen memurları veya iş adamları olurken (örneğin Bosnia Bank International’ın CEO’su Amer Bukvic, 1996 yılında KIRKHS’den mezundur), bir şeriat yıldızı ve “Malezya’nın İslamî finans piyasasının dünya büyükelçisi” (Sloane-White, 2017, s. 43) olan IIUM’un şu anki Başkanı Mohd Daud Bakar, şeriat lisansını Kuveyt Üniversitesinden almıştır.
IIUM, yalnızca Malezyalı akademisyenler için değil, El Ezher’den ve Avrupa ve Amerika’daki diğer önemli üniversitelerden mezun olan Arap, Hintli ve Pakistanlı akademisyenler için bir merkez olması dolayısıyla büyük fayda sağlamıştır. Ancak şimdi çok daha az uluslararasılaşmış durumdadır.
Hâlihazırda, IIUM’da farklı kuruluşlar tarafından yayınlanan 13 mevcut hakemli akademik ve entelektüel dergi vardır, ancak yalnızca Al-Shajarah: Journal of the International Institute of Islamic Thought and Civilization ISI’da (Web of Science) indekslenmiştir ve bu, ülkenin ISI endeksli tek sosyal bilimler dergisidir. The Intellectual Discourse, International Medical Journal Malaysia (IMJM) ve Asiatic: IIUM Journal of English Language and Literature başta SCOPUS (El-Mesawi, 2013) olmak üzere birçok veritabanında indekslenirken, ilave dergiler ise al-Mandumah (Suudi Arabistan) gibi çeşitli veri tabanlarında indekslenmekte veya özetlenmektedir.
Müfredat: Geleneksel Olan Entegre Olana Karşı
Derslere İslamî bakış açısının nasıl entegre edildiğini değerlendirmek için siyaset bilimi, psikoloji ve medya çalışmalarından sistematik bir koleksiyonla çeşitli bölümlerden ders müfredatlarını topladım. Ayrıca Mohamed Aslam Haneef’in (2013) ekonomi bölümü ile ilgili yaptığı araştırmaya da atıfta bulundum. Dikkate alınan dört kategori (aşağıda incelenecektir): müfredatta listelenen referanslar (ders kitabı veya makaleler), ders açıklamasında kullanılan terminoloji, amaç, kullanılan öğrenme çıktıları ve oturumların öğeleri. Öğrenme çıktılarına gelince, ya İslamî bakış açısını Batılı bakış açısıyla karşılaştıran ya da tezat oluşturan veya kendi başına İslamî perspektiften bahseden ya da onu vurgulayan bir cümle bulunabilmektedir. Örneğin, Siyasal Düşünce-2’nin tanımı, “öğrencileri temel İslamî siyasal kavram ve kurumların gelişimi ve bunların çağdaş bağlamda önemi hakkında bilgi verme amacıyla … aynı zamanda Batı ve Müslüman siyasi düşüncesi arasındaki epistemolojik ve ideolojik farklılıkların altını çizmektedir.”
IIUM ve IoK için 10 program öğrenme çıktısından birinin ilişkilendirme ve entegrasyon dedikleri şey olduğunu belirtmek gerekir ki bu “aşırılık, sapkın öğretiler, insan hakları sorunları, dinler arası ve dinî çatışmalarla ilgili sorunlara çözüm yaklaşımları sunma yeteneği” ve “usulüddin ilkelerini felsefe, İslam düşüncesi, medeniyetler, ideolojiler ve diğer dinler çalışmalarına entegre etme yeteneği” anlamına gelmektedir. Üniversitelerin İslamî ders kitapları ve referansları genellikle IIIT veya IIUM basınında veya diğer yerel yayınevleri tarafından yayınlanmaktadır. Entegrasyon süreci iki yönde işler: beşeri ve sosyal bilimlere İslamî bir bakış açısı vererek ve İslamî fıkıh ve ahlâkı çağdaş sosyal, politik ve ekonomik gerçeklikle daha alakalı hâle getirerek (ilişkilendirme). Eski KIRKHS Dekanı İbrahim Zein (2014), bir entegrasyon yöntemi olarak birçok dersin ya üniversite seçmeli ya da ana dallarının bir parçası olarak ve şeriatın makâidinde zorunlu olmasa bile, kavramsallaştırması ders okumalarına dahil edilerek, birçok farklı bölüme hizmet verdiğini açıkça belirtmiştir.
Görüşülen kişiler, “ilişkilendirme ve entegrasyon” hakkında birçok örnek getirmektedir. Siyaset bilimi profesörlerinden biri, öğrencilerine İslamî mirasın bir kısmını mevcut uluslararası ilişkilere uyacak şekilde nasıl kavramsallaştıracaklarını, bugün bir yapı değil, bir norm olarak anladığı dârü’l-İslam kavramı örneğini vererek nasıl öğrettiğini göstermektedir. Bir başka ekonomi profesörü, İslamî mikrofinans modelinin ayrılmaz bir parçası olarak vakıf üzerinde durmuştur. Aşağıda göreceğimiz gibi, IIUM, muhibah (gevşek bir şekilde birlikte yaşama ruhuna atıfta bulunan) gibi kavramlar geliştirmek için bir laboratuvar olduğunu kanıtlamakta ve çok kültürlü ulus inşasını hedefleyen politikalar sağlamaktadır (Örneğin bkz. Hashim, 2007). İslamî bakış açısıyla ilgili dört kategori aşağıdadır.
Birinci Kategori: Geleneksel Dersler. Bunlar IoK ile ilgili olmayan kurslardır. Toplam ders sayısının üçte birini oluşturan derslerin teknik yapısı gereği IoK entegrasyonu mümkün değildir. Bunun bir örneği, kurs çalışmalarının %60 geleneksel olduğu medya çalışmalarında görülebilir. Aşağıda göreceğimiz gibi psikoloji, %13 geleneksel kursla İslamî perspektifin gelişmiş bir entegrasyonuna sahipken, siyaset bilimi %35 ile ortada durmaktadır. İslamî perspektiflere atıfta bulunmayan bir teori kursu gibi birkaç sürpriz durum da vardır.
İkinci Kategori: Küçük Çaplı Entegrasyon. İslamî perspektife atıfta bulunulduğunda bir gereklilikten ziyade tavsiye edilen ve kendisiyle ilgili tartışmalar oturumlara yansımasa da öğrenme çıktısı olabilen bir ders düşünülmelidir. Psikoloji ve siyaset bilimi derslerinin neredeyse üçte biri, medya çalışmaları ve ekonomi bölümündeki çok daha küçük yüzdeyle önemli bir tezat oluşturan bu kategoride yer almaktadır.
Üçüncü Kategori: Büyük Çaplı Entegrasyon. İslamî perspektife atıfta bulunmak gerektiğinde ve bu perspektif oturumların çoğunda bulunduğunda bu dersler akla gelmektedir. Bu kategorinin şampiyonu, derslerin %44’ünde büyük çaplı entegrasyona sahip olan psikolojidir ve bunu sırasıyla ekonomi,[10] siyaset bilimi ve medya çalışmaları izlemektedir. Bu entegrasyonun doğasına bir örnek olarak öğrenme psikolojisi dersinin açıklaması şunları ifade etmektedir: “Bu perspektiflerin İslam bağlamındaki alaka ve uygulamaları (örneğin Kur’an’ı öğrenmek ve ezberlemek) bu ders genelinde bütünleştirilmiştir.” ve bu kategorideki 39 ders arasından “İslam etiği” veya “İslam ahlâkı ve tavrı” derslerini referans göstermek yaygındır. Ayrıca bu derslerin çoğunda, İslamî perspektifi (aşağıdaki iki yoldan biriyle) çağrıştıran her oturum açıklamasının sonundaki öğeler bulunmaktadır. Birincisi; İslamî bakış açısı, genellikle Batı felsefeleri, teorileri, yöntemleri, uygulamaları ve bir disiplinin tarihi ile ikiye ayırmak suretiyle sunulabilmektedir: örneğin, “Müslümanların Batı fikirlerine ve yaklaşımlarına verdiği tepkileri inceleme” arayışında. Bu durumda, İslamî perspektif her oturumdaki bilginin uygunluğunun yerel bir örneğidir ya da (ikincisi) bu tür ikililer olmadan, benim bu perspektifin ana akımlaştırılması dediğim şeyi kullanarak yapılmaktadır. Bunun bir örneği “çağdaş Müslüman âlimler ve aktivistlerin İslamî siyasal düşüncenin gelişimine katkılarını tartışmak ve çağdaş Müslüman âlimler ve aktivistlerin fikirlerini karşılaştırmak” amacını güden “çağdaş islam siyasi düşüncesi” dersidir.
Dördüncü Kategori: Tam İslamî İçerik. Başlığında “İslamî” referansı bulunan bir ders, örneğin “sosyoloji ve antropolojide İslamlaşma sorunları” (yüksek lisans dersi) ve “İslam sosyolojisi” (doktora dersi) söz konusu olduğunda akla gelmektedir. Aşağıdaki Tablo 1. ve Şekil 1.’de gördüğümüz gibi bu dördüncü kategori içinde birkaç ders vardır. Siyaset bilimi alanında altı (kamu yönetiminin İslamî ilkeleri ve uygulamaları; çağdaş Güneydoğu Asya’da İslam; uluslararası ilişkilerde İslam teorisi; Müslüman dünyasında tecdid hareketleri; çağdaş İslamî siyasi düşünce; ve siyaset biliminin İslamlaştırılması) ders bulunmaktadır. Psikoloji derslerinin yarısı bu kategoriye (İslam ve psikoloji; psikolojinin İslamî perspektifi ve din psikolojisi üzerine lisans semineri) uygun iken, Medya Çalışmaları’nda sadece iki tane (Kur’an ve sünnette iletişim kuruluşu; Müslüman basın) vardır. Bu dördüncü kategoride, öğrencileri dindar olmaya teşvik eden dersler de vardır. Örneğin, “İslam ve psikoloji”nin tanımında, “Bu ders, öğrencileri, ruhların rolünü ihmal etmeden insan davranışlarının ve zihinsel süreçlerinin ‘bilimsel’ ve İslamî incelemesiyle karşı karşıya bırakmaktadır… Ders ayrıca öğrencileri ‘Allah’ın abidi ve halifesi’ rollerini yerine getirmedeki etkinliklerini artırmak için bir araç olarak psikolojiyi kullanmaları için eğitecektir.” şeklinde bir açıklama yapılmaktadır. Öğrencilerin bu tür bir bilgi entegrasyonuna nasıl maruz kaldıklarını gösteren bir vaka çalışması yapmak için, Ekonomi Bölümü, İslamî perspektifleri entegre etmenin yanı sıra, öğrencilerin fıkıh ve usulü’l-fıkıh üzerine 18 saat ve diğer İslamî derslerde 12 saat aldıkları İslam ekonomisi alanında lisans derecesi verdiğini varsaymaktadır. Bu nedenle, İslamî olarak odaklanmış toplam saatler, bu derece için gereken toplam saatlerin (128 saatin 20 saati) %16’sını oluşturmaktadır (Haneef, 2013, s. 95). Haneef ve Amin (2013), bu lisans programının harici bir müfettişinden alıntı yapar; bu kişi, geleneksel derslerin miktarını ve derinliğini (ana hatlara ve sınav sorularına dayalı olarak) inceledikten sonra, bu programı yeterli ve uluslararası standartlarla eşit derecede karşılaştırılabilir olarak değerlendirmiştir.
Tablo 1. Seçilmiş Disiplinlerdeki Iok Kategorilerine Göre Ders Sayıları[11] |
|||||
Disiplin |
Siyaset Bilimi |
Psikoloji |
Medya |
Ekonomi |
Toplam |
Geleneksel |
17 |
6 |
24 |
9 |
56 |
Küçük Çaplı Entegrasyon |
17 |
16 |
9 |
6 |
48 |
Büyük Çaplı Entegrasyon |
8 |
20 |
4 |
7 |
39 |
Tam İslamî İçerik |
6 |
3 |
2 |
5 |
16 |
Toplam |
48 |
45 |
39 |
27 |
159 |
Genel olarak, müfredatta kullanılan referanslar nispeten eskidir, çoğu 2000’den öncedir ve nadiren son beş yıla aittir. Ayrıca bazı öğretim üyeleri de İslamî mirasa ilişkin antolojilerin yetersiz olduğuna dikkat çekmiştir.
Daha derinlikli bir inceleme için iki vaka çalışmasını daha ele alacağım: Ekonomi ve Psikoloji Bölümleri.
Ekonomi: IIUM’un Başarı Öyküsü
Ekonomi Bölümü; lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerinde hem geleneksel hem de İslamî ekonominin öğretildiği eğitim programları sunmaktadır. Yüksek lisans programı, bölümün “hem geleneksel hem de İslamî yönleri birleştiren, ekonomi alanında lisansüstü çalışmalar sağladığını” açıkça belirtirken, genel misyon beyanı, çağdaş ekonomi anlayışına ve yönetimine ilahi rehberlik uygulama çabalarına katkıda bulunmak için öğretilerin İslam’a dayandığını vurgulamaktadır.[12] Bu, ekonomide İslamî olanı ana akım hâline getirmek istedikleri anlamına mı gelmektedir? Bu fakültede yer alan derslerin üçte biri gelenekseldir, geri kalanı ya geleneksel ve İslamî ekonomiyi bütünleştirir ya da ders başlıklarının %20’sinde İslamî kelimesini kullanmakla açıkça İslamî olana odaklanır (Örn. İslamî politik ekonomi). İz sürücü çalışmaların gösterdiği gibi (Rokis, R. et. all, 2013) mezunlarının diğer bölümlere kıyasla yüksek istihdam edilebilirliği göz önüne alındığında, bu kombinasyon Malezya ekonomisinin biçimlerine ve standartlarına iyi uyuyor gibi görünmektedir. Patricia Sloane-White, IIUM’un büyük ölçüde katkıda bulunduğu, büyüyen İslamî bürokrasi ve (ikili sivil ve şeriat) hukuk sistemi tarafından istihdam edilen bir şeriat kuşağından bahsetmektedir (2017, s. 38).
Görüşülen bazı öğretim üyeleri, daha geniş, çok kültürlü Malezya toplumunun kullanımına ilgi göstermişler ve bu, daha geniş Malezya toplumunun (Kuala Lumpur’daki) işleyişinde de yansıdığını bulduğum bir şey olmuştur. Üç örnek vereceğim.
İlk olarak, Kuala Lumpur’daki üç İslamî bankayı ziyaret ettiğimde, sadece Müslüman Malay etnik kökeninden değil, Müslüman olmayan Çinli müşterilerinin de olduğunu öğrendim. İki uzman tarafından onaylanan bir şey. Bu, İslamî davranışlarında ana akım ekonomi ile bir tür iyi bütünleşmeyi gösteriyor olabilir. Bu iyiye veya kötüye işaret olabilir. Arap ülkelerinden röportaj yaptığım bazıları, IIUM’u, bankacılık sektörünü İslamî olarak minimalist olmaya itmekle (örneğin geleneksel ve dolayısıyla İslam karşıtı türevlere güvenme eğilimini kullanarak) eleştirmişlerdir. İkincisi, Turizm Bakanlığı adına, bir şirketin “şeriata uygun şirket” olması için gerekli kriterler hakkında araştırma yaptıktan sonra, bunun birçok işletmeyi yabancılaştıracağını anlamışlardır. Sonunda yeni bir şeriat dostu şirket etiketi oluşturmuşlardır. Bu ikinci durumda, örneğin bir otel, iki şirkete (biri alkollü, diğeri ise alkollü olmayan restoranlar) sahip olabilmektedir. Üçüncüsü, 1984 yılında kurulan Journal of Islamic Economics kapsamının genişletilmesine karar verilen 1994 yılına kadar bu fakülte tarafından yayınlanmış ve sonra geleneksel ekonomiyi İslamî olanlarla karıştırmak veya İslamî olanları ana akımlaştırmak amacıyla International Journal of Economics, Management and Accounting (IJEMA) adını almıştır.
Orada yaptığım vaka çalışmasına dayanarak, IIUM’daki Ekonomi Bölümünün üç özelliği olduğunu belirtebilirim:
Birincisi, İslam ekonomisi, ihtisaslaşan bir Ekonomi ve İşletme Fakültesinin bir parçasıdır. Aslında, Müslüman dünyasında İslam ekonomisinin pek çok bölümü şeriat fakültelerinde gömülü iken, mezunlarının zayıf ekonomik eğitim aldıklarına dair, ürettikleri araştırmalarda özgünlük ve yenilik eksikliği de dâhil olmak üzere yeterli kanıt vardır. Belwafi ve Belabbas (2010), üretilen birçok araştırmada tekrarları gösteren mükemmel bir bibliyometrik çalışma gerçekleştirmiştir. Örneğin, Suudi üniversitelerinde al-Manduma veri tabanını kullanarak yaptığım bibliyometrik araştırma, Ekonomi ve İşletme Fakültesinin bir parçası olduğu Mekke’deki Ummül Kura Üniversitesinde yapılan ciddi bir araştırma ile (IIUM vakasındaki gibi) şeriat fakültelerinde yerleşik diğer programlar arasında büyük bir fark olduğunu göstermektedir.
IIUM’dan bazı görüşmeciler, üniversitedeki ekonomik eğitimin yeterli olmadığını belirtmiştir. Haneef ve Amin, İslam ekonomisi derslerini veren öğretim elemanlarının çoğunun özel olarak İslam ekonomisi yerine fıkıh ve şeriat eğitimi aldığını iddia etmektedir (2013). Ayrıca onlar, müfredatın, İslam ekonomisini fıkhın yasal yönleriyle (ve hatta aksiyomlarından ziyade fıkhın yargı sonuçlarıyla) ilişkilendirme eğilimindeyken, İslamî bankacılık ve finansmanın İslam ekonomisi ile aynı veya eşdeğer olduğu izlenimini verdiğini iddia etmektedirler. Görüşülen kişilerden bazıları, üniversitenin programa daha “medeniyetçi” bir bakış açısı sağlayabilmesi için üniversitenin “İslamî” içeriğini düşünce ve tarihi içerecek şekilde çeşitlendirmesi ve genişletmesi gerektiğini söylemiştir. İslamî ekonomi alanındaki öğretmenlerin statüsüne ilişkin bir ara rapor, bunların çoğunun şeriat kökenli olduğunu ortaya koymaktadır ve Batı tarzında eğitim alanlar ile şeriat âlimleri arasındaki bu dengesizlik, müfredat ile çağdaş disiplinlerin entegrasyonun sağlanmasına ters etki yapabilmektedir (Mohammed, 2013, ss. 74–89). Diğerleri, şeriatı sadece hukuki meselelerle sınırlamanın, ekonomi gibi sosyal bilimlerle uğraşırken karar vermeye odaklanan indirgemeci bir yaklaşım olduğunu iddia etmektedir. Bu nokta, IIUM Ekonomi Fakültesinin bir düalizmden muzdarip olduğuna işaret eden Muhammed tarafından da gündeme getirilmiştir: Batı’dan mezun olanlar “hakikat bilgisinden” yoksundurlar, şeriat eğitiminden mezun olanlar da kavramları ve ilkeleri birincil kaynaklardan türetmek ve etkili şekilde deneysel araştırma yapmak (wad’i) için gerekli modern metodolojik araçlardan yoksundurlar (Mohammed, 2013).
Tüm bu haklı eleştirilere rağmen, IIUM ikili oluşum için elverişli bir yer olmaya devam etmektedir. IIUM’daki birçok öğretim üyesinin, Tecelli Olmuş Bilgiler Bölümü programlarından birinde bir yandal tamamladıklarından bahsetmeleri önemlidir. Bu bölümden ekonomik konularda görüş bildirmekle ilgilenen görüşmecilerden biri, Ekonomi Bölümünden bazı dersleri denetlediğini ve bunun bu konularda sağlam dinî görüşler üretmesini sağladığını söylemiştir. Bana Bitcoin ve kripto para birimleri üzerine yaptığı bir çalışma göstermiştir ki bu, söz konusu para birimlerinin İslamî düşünceyle ne kadar uyumlu olduğuna dair yapılan ilk çalışma olmuştur. Şeriat ile diğer bölümler ve fakülteler arasında katılım ve karıştırma arasındaki bu akışkanlık, IIUM’un benzersiz bir özelliğidir (Ekonomi alanında lisans ve yüksek lisans programlarının ana hatları için Ek’e bakınız).
İkinci olarak, IIUM, İslam ekonomisinin teorisi ve pratiği arasındaki boşluğu doldurmak için kritik bir merkez hâline gelmektedir. Sadece üniversitenin kütüphanesindeki İslam Ekonomisi Veritabanları, 1994’ten 2005’e (Mahyudi, 2016, ss. 111–132) kadar İslam ekonomisi ve finansı üzerine yaklaşık 5.000 yayını barındırmakta ve bu da onu kritik bir üretken kaynak hâline getirmektedir. Aslında İslam ekonomisi üzerine araştırmaları dikkate değer olan pek çok öğretim üyesi vardır. Şunlardan bahsedebilirim: Muhammed Umer Chapra, Anas Zarka, Monzer Kahf, Muhammad Najtullah Siddiqi, Abbas Mirakhor, Muhammad Akram Khan, Mabid Ali Al-Jarhi, ayrıca sadece bir yıldır misafir profesör olan Masudul Alam Choudhury. Yalnızca ciddi bir araştırma örneği vermek gerekirse yine Ekonomi Bölümünde genç bir öğretim üyesi olan Mohd Mahyudi Bin Mohd Yusop’tan bahsedeceğim. İslamî ekonomi bilimini çağdaş ekonominin işleyişine yaklaştırmanın önemi üzerinde ısrar etmektedir. Ona göre, hem homo Economicus hem de homo Islamicus, tüm ekonomi bilginleri tarafından terk edilmelidir. Bunun yerine, evrensel adam (Mahyudi ve Aziz, 2018, ss. 33–50) adında yeni bir alternatif kavram önermektedir ve “temel sorunun ne İslam ekonomisinin felsefi temelinde ne de paradigmasında olmadığını açıklamaktadır. Bunun yerine, İslam ekonomisinin mikro temelini oluşturmaktadır; yani ekonomik insan anlayışını” (Mahyudi, 2016). Bu duruş gerçekten de İslam ekonomisinin ana akımlaştırılmasıyla uyumludur.
Üçüncüsü, epistemolojinin ötesinde, ayrıntılar önemlidir ve mikro iktisat konuları ne kadar çok incelenirse, deneysel çalışma gerektiren karmaşıklıklar o kadar fazla ortaya çıkar. Bu bağlamda, IIUM’daki birçok öğretim üyesinin çalışmaları, bu araştırmacıların yayınlarındaki başlıklara bakarak, konular epistemolojik tartışmanın ve İslamî bankacılığın ötesine geçerek, İslamî mikrofinans, sorumlu tüketimi ve üretimi teşvik eden ve iklim eylemini destekleyen hisse senetlerinin şeriat taraması, zekât (servet vergisi), sadaka (hayır kurumu), karz-ı hasen (ücretsiz krediler), vakıf (bağış), mikro-tekâful (karşılıklı sigorta) ve yoksulluk, açlık, İslam ekonomisinde “düşük performans gösteren” toplumların refahı ve sürdürülebilirliği de dahil olmak üzere çeşitli sosyoekonomik yaşam alanlarını kapsamaktadır.
Görüşülen kişiler, İslamî ekonomiyi etik bir ekonomi bilimi olarak savunan (aynı zamanda birçok yönüyle ilgili zorlayıcı eleştiriler sunan) önde gelen Alman ekonomist Volker Nienhaus’un etkisinden bahsetmekten gurur duymaktaydılar (Nienhaus, 2019). Bazı öğretim üyeleri İslam ekonomisindeki eksiklikleri çok ciddiye almakta, örneğin tarım ve imalat gibi ekonomik alanlarda gelişemeyen ve refah ekonomisindeki boşlukları doldurmayan İslamî finans sektörlerine yönelik ikna edici eleştirilerde bulunmaktadırlar. Diğer önemli eleştiri, Malezya’da uzun süredir İslamî ekonomi üzerine çalışan Patricia Sloane-White’dan gelmektedir. Zekât kurumunu överken, sosyal ve ekonomik kalkınmanın çözümü olarak kurumun kendisine ayrıcalık tanıyarak, İslamî Kurumsal Sosyal Sorumluluğun devletin sosyal politikası üzerinde etkili olduğunu iddia etmekte ve bunu eleştirmektedir. Bu, ona göre, “giderek daha muhafazakâr, finansal ve mali açıdan güçlü olan ve Müslüman kamu ve özel hayatları ile gayrimüslimler üzerinde sosyal kontrole bağlı bir İslam versiyonu” üretmektedir (2017, s. 192).
Son olarak, IIUM’un İslam ekonomisi alanında mükemmel olması beklenmektedir, çünkü üniversitenin şu anki başkanı İslamî finans alanında önde gelen bir bilim adamıdır. İlk kitabı Shariah Minds in Islamic Finance: An Inside Story of a Shariah Scholar, Global Islamic Finance Award (GIFA) tarafından “2016 Yılı İslamî Finans Kitabı” ödülüne layık görülmüştür.
Psikoloji: Ruhu Bütünleştirmek
Psikoloji öğretilerinin ruhu göz ardı etme, insanı fiziksel bedeninden, duygusundan, düşüncesinden ve davranışından başka bir şey görmeme eğiliminde olduğu tartışılabilirken, IIUM, öğrencilerine sürekli olarak ruhu hesaba katmayı ve klinik uygulamada dinin ve maneviyatın rolünü kabul etmeyi öğretmiştir. Bu odaklanma, genel olarak son birkaç on yılda, maneviyat ve dinin klinik uygulamaya başarılı bir şekilde entegre edilmesine yönelik önemli ölçüde artan ilgiyi gösteren araştırmaların büyümesiyle paraleldir (Richards ve diğerleri, 2015; A. Haque ve diğerleri, 2016).[13] Röportaj yapılan kişilerden biri, İslamî psikolojinin babası ve Uluslararası Müslüman Psikologlar Derneğinin şu anki başkanı olan (KIRKHS’de Sudanlı bir profesör olan) Malek Bader’in psikolojide IoK ile ilgili gündemi nasıl belirlediğini hatırlatmıştır:
Psikofiziği ya da görme ve işitme fizyolojisini ve göz-kulak anatomisini İslamlaştırmak istemiyoruz. Beyin nörotransmiteri serotoninin uyku davranışımızdaki ve vücut saatimizi ayarlamadaki rolü, noradrenalin hormonunun enerji seviyemizi ayarlamadaki rolü, kafein, alkol veya eroinin insan sinir sistemi üzerindeki etkisi hakkındaki çalışmaları İslamlaştırmamıza da gerek yok. Kendi İslamî istatistik psikolojimizi geliştirmemize veya tarafsız öğrenme teorilerine karşı etik bir savaş başlatmamıza gerek yok. Bu tür alanlar, psikoloji ve diğer kesin bilimler arasında “kimsenin olmadığı topraklardır”. Ancak kişilik teorileri, anormal psikoloji, hümanist psikolojinin tüm alanı ve varoluşsal felsefeye, psikanalize, psikoterapi ve kültürel psikoloji okullarının çoğuna dayanma gibi alanlara geldiğimizde bunu yapıyoruz. (Badri, 2009, s. 24)
Röportaj yapılan bir başka kişi, bireyin beyin yapısında yeniden doğan insanlığın evriminin tüm ruhsal mirasını içeren Jung’un kolektif vicdani kavramını kabul ederek, Freudcu psikanaliz pahasına öğretimde Carl Jung’un öneminden bahsetmiştir. Kullanılan ders kitaplarından biri İslamî Perspektiften Psikoloji: Öğretme ve Öğrenme Rehberi’dir (Psychology from an Islamic Perspective: A Guide to Teaching and Learning) (Noor, 2009). İki öğretim üyesi, Mohamad Zaki Samsuddin ve Alizi Alias, “Motivasyon ve Duygu” bölümlerinde, IoK’un etkisine ve psikolojiyi nasıl etkilediğine dair örnekler vermektedir. Freud’un bir bireyin kişiliğinin büyük ölçüde hayatının ilk beş yılında yaşadıklarına göre şekillendiğini iddia eden argümanı ile insan doğasında doğuştan (hayatının sonuna kadar) tutarlılık, iyimserlik, iyiliğe ve sürekli kendini geliştirmeye meyillilik olduğunu gören ve daha hümanist bir yaklaşım benimseyen İslam perspektifiyle uyum içinde değildir (Samsuddin ve Alias, 2009, s. 102). Bununla birlikte, bu özgür irade sınırsız değildir ve bir Müslüman, bilinci hem bir birey olarak hem de aile ve topluluk ortamlarında kolektif olarak kişiliğine yönlendiren şeriata uymak zorundadır (Samsuddin ve Alias, 2009).
Son olarak, psikolojideki bilişsel yaklaşım, düşünce süreçlerindeki bireysel farklılıklara odaklanmaktadır ve bu süreçler, insanların bilgiyi nasıl algılayıp kıymetlendirdiklerini ve bu bilgileri sorunları çözmek ve kararlar almak için nasıl kullandıklarını ve bu bilgileri nasıl değerlendirdiklerini içermektedir. Sosyal-bilişsel öğrenme teorisi, biyolojik ve çevresel faktörlere verilen denge nedeniyle özellikle en kapsamlı kişilik teorisi olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte; Samsuddin’e ve Alias’a göre, İslam’da, ılımlı bir değişken olarak bir inanç (iman) kısmı ve temel varoluş hâlinin altında yatan fıtratın mevcudiyeti anlayışı olmadan insan doğası anlaşılmaya başlanamaz. İçgüdünün esnek olmadığına inanan Batı perspektifinden farklı olarak Müslümanlar, ruh ve imanın içgüdü ve davranış arasındaki ilişkiyi yönettiğine inanırlar (Samsuddin ve Alias, 2009).
Fakülte Araştırma ve Ders Kitapları
Fakülte tarafından yürütülen araştırmalar ve IIUM’da öğretilen ders kitapları birbiriyle yakından bağlantılıdır.
Fakülte Araştırması: Bazı Etkiler
IIUM’da röportaj yaptığım birçok araştırmacı, vahiy ve aklın aynı amaca (yani hakikate) ulaşmaya çalıştığını, ancak anlaşmazlık durumunda, tecelli olmuş bilginin tercih edileceğini vurgulamıştır. Bir diğeri içtihadın vahiy ve akıl arasında aracılık edebileceğini savunmuştur. Vahyin nasıl tanımlandığını sorduğumda, vahyin yalnızca değiştirilemez şartlara (thawabit) indirgendiği içtihadın mevcudiyeti ve yenilik için bolca bırakılan alan gündeme gelmekedir. Ortaya çıkan bir diğer konu, bilimsel araştırmanın amacının topluma hizmet etme taahhüdü ile ilgilidir. Malezya’nın muhibah değerinin (Ibrahim, Dzulkifli, Rokis and Wan Husin, 2017) kavramsallaştırılmasına ve bu değerin çeşitliliğe yaklaşmada dinî topluluklara nasıl rehberlik etmesi gerektiğine katkıda bulunan Haslina İbrahim tarafından bir örnek ortaya atılmıştır. Onun katkısı, bu kavramın yedi ayırt edici ilkesini açığa çıkarmaktır: diyalog, akrabalık, uyum, samimiyet, karşılıklı güven, doğruluk ve saygı. Malezya’nın ötesine geçen bir diğer konu ise dinsel çoğulculuktur. İkisi IIUM Press tarafından ve diğerleri Malezya İslamî Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (ISSI) tarafından yayınlanan kitaplar buldum. Birincisi, dinî çoğulculuk kavramının ortaya çıkışını dikkatle inceleyen Anies Malik Taha’nın (2005) çalışmasıdır. Bunun Batı bağlamında ne kadar önemli olduğunu fakat dinler arasındaki farklılıklara saygı duyduğumuzu ve daha hoşgörülü olduğumuzu kabul etmedikçe bunun nasıl da anlamsızlaşacağını savunmaktadır. İkincisi ise Haslina Ibrahim tarafından yayınlanmıştır (2016). Her iki akademisyen de Usulüddin ve KIRKHS Karşılaştırmalı Din Bölümünde öğretim üyesi iken, İbrahim’in çalışması daha katı bir akademik yolla biçimlendirilmiştir ve Batı felsefesi ve dinî araştırmalardan ve Güney Asya’da yapılan çalışmalardan bu konudaki literatürün kapsamlı bir incelemesini içermektedir. İbrahim aynı zamanda Taha’dan çok daha gençtir, bu da nesil sorunu hakkındaki hipotezimi (daha sonra göreceğimiz gibi) ve IoK ile ilgili yeni odağını doğrulayabilmektedir.
Tez: Nesil Farklılıkları
1991 ve 2013 yılları arasında, IIUM’da çeşitli külliyeler (fakülte) tarafından üretilen ve üniversite mezunlarının entelektüel ve akademik başarılarının istikrarlı gelişiminin bir resmini sunan 3.192 tez ve bitirme projesi vardı. Bunlardan %47’si (1.501 tez) KIRKHS tarafından üretilmişti. KIRKHS’deki bu tezlerin yaklaşık dörtte biri Arapça, geri kalanı İngilizce olarak sunulmaktadır (El-Mesawi, 2013). Mohamed El-Tahir El-Mesawi haklı olarak, genellikle çok sayıda tez üretilirken, yerel veya uluslararası yayıncılar tarafından çok azının yayınlandığını, çoğunun üniversitenin fiziksel ve elektronik mağazalarında dondurulduğunu belirtmektedir. IIUM’da sunulan 35 doktora tezi incelendiğinde, yeni neslin bilgiyi entegre etmek için sahip olduğu farklı yaklaşımlar fark edilebilmektedir. 1980’lerde ve 1990’larda birçok tez, IoK paradigmasının (Örneğin, Laluddin, 1998, Rossidy, 1998) temelini oluşturmaya çalışmıştır, ancak bu eğilim sona ermiştir ve şu anda öğrenciler, reformist konuları (Örneğin, Shah, 1997; Solihu, 1998) incelemek ve pratik konuları (Örneğin, Jalaluddin, 1992; Haqqi, 1992; Numan 1992.) keşfetmekle daha çok ilgilenmektedirler. Diğerleri, özellikle eğitim departmanında, İslamî (fıtri) ve Batılı olan arasında belirli ikili ilişkiler kurmaktadırlar (Örneğin, Abdulraheem, 1998).
Bu yeni tezlerin çoğu, İslamî perspektifi ana akımlaştırmak için çok önemli kabul edilebilir. Bazı işaretler vardır: literatür taraması yapılırken yerel ve uluslararası bilgi üretimi hesaba katılmakta, bu, ikili kuramlar sunulmadan yapılmaktadır. İbn Haldun, çalışmalarının güveni bazen gereğinden fazla dekoratif olmasına rağmen kapsamlı şekilde kullanılmaktadır ve bu PHD’nin yazarları yerel bilgi üretiminin önemini kabul etseler de hâlâ net bir yerel, İslamî veya güneyli teorileştirme yoktur. Diğer taraf, insan davranışını ve sosyal ilişkileri anlamak için etik, manevi ve ritüel faktörlerin önemli olduğu dinî fenomenin ciddi açıklamasıyla ilgilidir. Argüman, bu unsurların dâhil edilmesinin tarihin maddi analizini reddetmediği, ancak ona yeni boyutlar kattığıdır. Sırasıyla Malezya’da (Szariannie, 2018, ss. 88-98) ve Tunus’ta kanser yaşayan kadınların etnografyası hakkında IIUM’da ve Fransa’da sunulan iki tezin karşılaştırılması ilginçtir. İlki, Kur’an okumanın ağrıyı hafifletmedeki önemini gösterirken, diğeri bu türden bir uygulamaya hiç değinmemiştir.
IIUM’daki dinî araştırmalarda eski eserlerin nadiren tahkik edilmesi, çağdaş meselelerle daha fazla ilgilenildiğini göstermektedir ki bu, birçok Arap ülkesindeki Şeriat Fakültesi ile karşılaştırıldığında tersi bir eğilimdir.
İslamî bilgi ve vahyi sosyal bilimlerle bütünleştirme sürecinde zorluklar varken, bu uygulamadan kaynaklanan gerilimler, ikilemler ve paradokslar, İslam hukuku ve içtihat gibi alanlarda IoK, İslam’ın yüksek hedeflerine (içtihat ve şeriatın makâidi) göre inovasyonu dikkate almadığında daha da zorlaşmaktadır.
Sonuç
IIUM (t.y.) misyonunu dört kavramla özetlemiştir: entegrasyon, islamlaştırma, uluslararasılaşma ve kapsamlı mükemmellik. IIUM’un teorik modellerine ve pratik uygulamalarına eleştirel sempati ile baktığımda, bu boyutlardan bazılarının oldukça gelişmiş, bazılarının ise daha zoraki olduğunu buldum. Bu makaleyi üç noktayı vurgulayarak bitireceğim: IIUM’un mesleki olarak eğitilmiş mezunlar ve İslamî yönelimli mezunlar üretme başarısı, IoK anaakımlaştırmasının makasıd yaklaşımı kullanarak elde ettiği başarı düzeyi ve son olarak IoK paradigmasının uygulanmasının çoğulculuğu nasıl engelleyebileceği.
Mesleki Eğitimli İslamî Eğitimliye Karşı
IIUM, mesleki olarak eğitilmiş ve İslamî yönelimli mezunlar üretmeyi vaat etmektedir. Daha sonrası için bu çok açıktır. IIUM’un ana kampüsüne çok güzel Sultan Hacı Ahmed Şah Cami hâkimdir ve öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve personelin sınıflar ile cami arasında ahenkle dolaştıklarını görebilirsiniz. Cuma hutbesi vaizleri ile bazı öğretim üyeleri tarafından yürütülen eylem araştırması arasında yakın bir iş birliği olması menkıbe değildir. IIUM’da sosyoloji profesörü olan İyad Eid, kan bağışı konulu projesi hakkında Cuma hutbesi aracılığıyla bazı bilgileri yaymak istediğinde, vaiz ondan Cuma hutbesi vermeyi kabul etmesini istemiştir. Vaiz ona dinî formasyonunu sormamış ve ondan sakallı bulunmasını talep etmemiştir, ancak genel olarak sosyal bilimlerdeki bir öğretim üyesinin vaaz verebileceğinden emindir.
Profesyonel eğitim söz konusu olduğunda, IIUM’un öğretim ve araştırmalarının yerel alaka ile uluslararasılaşması arasında bir denge sağlamak için daha fazla çaba sarf etmesi gerekmektedir. Uluslararasılaşma yalnızca küreselleşmenin doğası icabı gerekli değildir, aynı zamanda IIUM, yerel ve küresel olarak gerçeklik kontrol çalışmaları ile sağlanması gereken epistemolojik akıl yürütmeyi geliştirdiği için gereklidir. Değer ve olgunun iç içe geçmesi hem yerel alakayı hem de uluslararasılaşmayı gerektirmekte ve IIUM’daki müfredat olumlu ve normatif sosyal bilimsel araştırma arasındaki sınır çizgisini bazı iyi huylu şekillerde bulanıklaştırırken, ideal İslam toplumu ile mevcut Müslüman (veya insan) davranışları arasında da büyük boşluklar vardır. Haneef’in bunu, haklı şekilde, “Kur’an’ın, sünnetin ve hatta 12-15. yüzyıl Müslüman âlimlerin yazılarının ekonomik öğretilerini modern ekonomistlerinkiyle karşılaştıran İslam ekonomisi ile ilgili olarak ortaya koyması, bazen genel ilkeleri belirli ayrıntılı kullanım kılavuzlarıyla karşılaştırmak gibidir” (2013). Başka bir deyişle, IIUM’daki araştırma için en büyük zorluk, meta-din ilkesini felsefi bakış açısından pratik entelektüel katılım için daha uygun bir şemaya dönüştürmektir. Bu süreçte bilgeliğe ihtiyaç vardır.
Makasıd Yaklaşımda Hafifletilmiş Çıktı ile Başarılı IoK Anaakımlaştırması
IIUM’un kurucu babaları, bu üniversiteyi IoK için laboratuar hâline getirme ve bu paradigmayı düzene sokma yeteneğine sahipken; yeni nesil, içtihat için şeriatın makasıdını kullanarak onu ana akımlaştırmayı başarmıştır. Makasıd yaklaşımın iki özelliği vardır: Birincisi; bir dine özgü olmaktan ziyade, etiğin evrenselliği ve değerlerin insanlarla (Zein, 2014, s. 19–30) ilişkiselliği üzerine postulat olarak kabul edilir ve ikincisi; değerlerin, amaçların ve araçların karmaşık yapısını hesaba katar ve insan ihtiyaçlarına, haklarına ve yükümlülüklerine bakış açımızı dengelemeye (örneğin, ahlâki failliği ve sosyal sorumluluğu dengelemek) çalışır (El-Mesawi, 2017, ss. 31–52). Bu yaklaşım ne kadar faydalı görünse de her zaman iyi uygulanmamaktadır. Üniversite, içerisindeki farklı İslamî eğilimleri barındıracak kadar liberaldir, ancak yine de sosyal bilimler ve beşerî bilimlerle ilgili şeriatın makâidi ile ilgili tartışmalar, bazı klasik Şeriat hükümlerine karşı çıkıldığında (İslam’ın ruhunu ve ahlâkını anlamak lehine, yani uygunlaştırma) zorlayıcı olduğunu kanıtlamaktadır. Bu zorluk, örneğin cinsiyet meselelerinde görülebilmektedir, çünkü IIUM, Malezya toplumunu evrensel insan haklarına daha saygılı olmaya iten bir inovasyon laboratuvarı iken (Örnek için bkz. Kamaruddin ve Abdullah 2008) bazen bu hedefe ulaşmada başarısız olmaktadırlar (Örnek için bkz. Arif, Zakaria ve Diah 2017).
İçtihad için yeni bir makasıd yaklaşıma duyulan ihtiyaç, temelde sosyal bilimler ve tecelli olmuş bilgi arasındaki yaratıcı senteze dayanmaktadır. Röportaj yapılan bazı kişiler, geleneksel kıyas uygulamasının (analoji) ötesinde uygun bir eğitimin olmadığını, sadece incelenen fenomenin hem eski hem de yeni vakalarda benzer illiyet (cause or reason) olması durumunda kullanılabileceğini savunmuştur. İlliyet şeriatın amaçlarına, bilgeliğine ve anlamına atıfta bulunan makro orijinal bağlamlarından bakmayı tercih eden İmam Şatibi’nin (1320-1388) yaklaşımından farklı bir yaklaşımdır. Yine de IIUM, yaratıcı sentez üretimini kolaylaştırmak amacıyla çok disiplinli çalışmaları ve uygulamaları teşvik etmek için bazı gayretlere sahiptir. Örneğin, bilim geçmişinden gelen öğrenciler, helal bilimlerdeki dersler (Helal Bilimler Enstitüsü) ile Ekonomi ve İşletme Fakültesindeki işletme derslerini birleştiren helal işletmede çok disiplinli bir programı tercih etmeye teşvik edilmektedir. Diğerleri, dini savunmanın en iyi tarzını (dava) belirlemek için kültür kavramını kullanmaktadır (örnek için bkz. Yasin ve Sharafaldine 2017). IIUM, müfredatını sık sık yenilemekle birlikte, özellikle de ana misyonlarından birinin IoK olduğu göz önüne alındığında, sadece ekonomi programı için değil, KIRKHS’deki tüm ana dallar için iklim değişikliği veya gelir ve refahın dengesiz dağılımıyla ilgili daha fazla dersin işlenmesinden fayda sağlayacaktır. Makasıd yaklaşım için çok önemli olan bu entegrasyona odaklanma daha geniş bir şekilde görülmelidir. Nitekim IUM Eğitim Fakültesi Eski Dekanı Rosnani Hashim tarafından fark edilen bir eksiklik de şudur:
Bazen müfredat dengesizdir ve teorik bilgi ile pratik bilgi, bu dünya ve öte dünya, kutsallık ve profanlık, ebedilik ve belirli sürelilik arasında entegrasyon eksiktir. Öğrenciler bu bilimlerin yaşamın diğer alanlarına nasıl uygulanabileceğini göremezler. Bilginin kaynaklarına göre nakli ilim ve akli ilm olarak sınıflandırılması bu bütünleşmeye yardımcı olmamıştır. Benzer şekilde bilgiyi öncelik ve görevin niteliğine göre farz-ı ayn ve farz-ı kifayeye şeklinde sınıflandırmak, iyi niyetle de olsa, bilgi birliğine de aykırıdır. Öğrencilerimiz kendi inisiyatifleriyle boşlukları doldurmadıkça, estetik hayal gücüne ve zevkine sahip olmayacak, felsefi ve bilimsel analiz yapma yeteneğine ve kültüre değer vermeyeceklerdir. Pek çok Müslüman alim ve Sufiler, sanat ve estetik arasındaki ilişkiyi ve insan ruhunun inceliklerini ifade etmişlerdir. Örneğin, IIUM öğrencileri zaten “Kuran İncelemesi I ve II”, “Fıkıh’a Giriş”, “Usulü’l Fıkıh’a Giriş”, “Kuran Bilimleri”, “Hadis Bilimleri”, “Fıkıh-ı Sirah”, “İslamî Akide”, “İslam Ahlâkı” ve “İslam Tarihi ve Medeniyeti Üzerine Bir İnceleme” dersleri ile karşılaşmaktadır. Çok fazla tekrar, öğrencileri daha fazla keşif yapmaya motive etmek yerine zihinlerini köreltmekte ve can sıkıntısı yaratmaktadır(Hashim, 2007).
Çoğulculuğu Engelleyen Bir Paradigma Olarak IoK
Bir paradigma olarak IoK, değeri olguyla birleştirmek veya bütünleştirmek için yararlı görülmektedir, ancak bu çok dikkatli yapılmalıdır. Tarek Ramazan gibi bazı İslam âlimleri, “insan bilgisinin İslamlaştırılması” etiketini ve bilimsel alanların “İslamî” olarak sınıflandırılmasını reddetmektedir. Ona göre İslamî olan, alanların kendisinden çok “ahlâk, normlar ve hedeflerdir” (Ramazan, 2008, s. 128). Öyleyse, sosyal bilimlerden İslamî etiketi kaldırılarak, İslamî etik temelli sosyal bilimlere yeni bir çoğulculuk paradigmasının yolu açılabilir. Sunulan yeni paradigma; İslamî etik temelli bir pozisyon almadan önce, farklı düşünce okullarını gerçekten dinlemek, bunlarla ilgilenmek ve farklı (çoğu zaman karşıt) görüşleri entelektüel bir duruşla karşılamaktır. Bu yaklaşım, IIUM’un uluslararasılaşmasını geliştirmeye itmekte etkili olabilir, bu da onun yalnızca Malezya ve İslam dünyası (Ümmet) ile değil, küresel ölçekte insanlıkla daha alakalı hâle gelmesini sağlar. Bu güzel tevhidi epistemolojinin bir mikro temel oluşturması gerekmektedir. Bu da ancak İslam kültürünün sadece tarihsel konulardan ziyade çağdaş meselelerle etkin bir şekilde ilgilenmesine izin veren gerçekçi araştırmaların üretilmesiyle elde edilebilecektir. Görüştüğüm öğrencilerden bazıları daha iyi bir mikro temele sahip olmak istiyordu. Siyaset Bilimi Bölümünde 15 yılı aşkın süredir bir dizi seminer veren Jung Dietrich, öğretilerinin dünyadaki diğer üniversitelerden –neredeyse- farklı olmadığını savunmaktadır. “Bazı öğrenciler -ama sadece birkaçı- bana bu sosyal bilimi İslamî bir bağlama nasıl oturtacağımı sormuştur. Ancak bu tartışmalar çok ileri gitmemiş ve benim “Batı sosyal bilimi” anlayışım öğrenciler arasında çok daha fazla yankı bulmuştur.”
Çoğulculuk, iş birliği için daha elverişli bir ortam sağlar. Peki, iş birliği neden önemlidir? Nienhaus’un açıkladığı gibi: “İlahi rehberliğin belirli bir anlayışının sonuçlarının kabul edilebilirliği hakkında normatif bir argümanın bir noktasında şüpheler ortaya çıkarsa (örneğin, diğer ahlâki kurallarla çelişkiler nedeniyle), söz konusu ilahî rehberlik anlayışının yeniden değerlendirilmesi ve yeni bir yorumu gerekli hâle gelebilmektedir (2019, s. 93). Seküler ekonomistler, sonuçların ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir, ancak bu, dinî metinlerin (yeniden) yorumlanmasında geçerli değildir. Bu, İslamî iktisatçıların ve şeriat bilginlerinin yetki alanına girmektedir. Tüm insanoğlunun eşit olduğu makro temelin, gelir ve refahın yeniden dağıtımı, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri programları ve gelecek nesiller için ekolojik sorumluluk ile nasıl başa çıkılacağı konusunda bir mikro temele ihtiyacı vardır.
IIUM, yeni teorilerin geliştirilmesi için ilham kaynakları olarak vahiy bilgisini ve miras kalan bilgiyi dikkate almakla fayda sağlayacaktır, bu daha sonra verimli bilimsel tartışmalar ve katılımlarla uzman meslektaşları tarafından tanınan yöntemlerle test edilebilir. Araştırmacılar ve akademisyenler, eşsiz bir bilgi kaynağına ilişkin epistemolojik iddianın sonuçlarını, potansiyel diyalog ortaklarını korkutmayacak bir perspektife koymalıdır. Malik Badri, “kertenkele deliğine” çekilmemek için herhangi bir alanın kökenini ve farklı bakış açılarının altında yatan temel önermeleri anlamak gerektiğini anlamlı bir şekilde formüle etmiştir (1979). İslamî görüşlerde ve Batı görüşlerinde müfredat arasında çelişkiler mevcuttur, ancak her iki vizyonla aynı anda çalışarak, İslamî temellere (el-sevabet) aykırı olan şeyleri kaldırmak veya bunlarla çalışmak için daha donanımlı hale gelecektir (Hassan and Ahmed, 2009, ss. 235–258). Frankfurt Okulu, Marksizm ve radikal filozoflar, ekolojistler, birlikte yaşamcılar (konvivialistler) ve faydacı olmayan sosyal bilimciler, IoK savunucularına özgü birçok kritik noktaya sahiptir. Tüm alternatif görüşleri seferber etmeden ve aralarında diyalog kurmadan geç modernliğin sosyal, ekonomik ve politik hastalıklarına alternatif yoktur. İslamî ekonomist Ayman Reda’nın belirttiği gibi “İslamî kutsal metinler, filozofların yazıları ve içtihatları aracılığıyla İslamî piyasa görüşünü keşfetmeye çalıştım ve piyasaların nasıl işlemesi gerektiği, firmaların piyasalarda nasıl davranması gerektiği ve bireylerin piyasalarda nasıl davranması gerektiği konusunda Hristiyan görüşleriyle pek çok benzerlik buldum” (Reda, 2013, ss. 20–43).
IIUM’un gelecekteki ilerlemesine ilişkin değerlendirmeler, liberal sanatlar eğitimini nasıl ilerlettiğine odaklanmayı içermelidir. Tanımlar veya ölçüler, etkili bir şekilde düşünebilen ve yazabilen bireyler üreten çok yönlü veya bütüncül fikirli eğitim sağlanmayı; bilgi edinme yolları konusunda eleştirel bir takdir sahibi olan ve evreni, toplumu, birbirimizi ve kendimizi anlamayı; diğer kültürler ve diğer zamanlar hakkında bilgi sahibi olmayı; ahlâki ve etik sorunlarla ilgili anlayış ve deneyime sahip olmayı ve derinlemesine bir bilgi alanı edinmeyi içermelidir (Hashim, 2013, s. 52). Böylesi bir çaba, aynı zamanda, eğitimin, konuya ilişkin ilgi veya mesleki fayda kaygısı olmaksızın üstlenilen ücretsiz bir araştırma ruhu içinde yürütülmesinde ısrar etmektedir. Başlangıcından bu yana IIUM, bazı yönlerden ilerlerken bazılarında daha az ilerleme kaydetmiştir. Bu, yalnızca geleneksel epistemolojik terimlerin sınırlarını genişletmekle kalmaz, aynı zamanda öğretim üyelerinin çalışma koşullarını iyileştirerek ve genel akademik özgürlüğü (birçok otoriter Müslüman devlette genel olarak büyük bir sorun) ilerleterek geliştirilebilir. Çoğulculuk, toplum ve akademi arasında sağlıklı, ilgi çekici ve karşılıklı yarar sağlayan ilişkiler oluşturmak için önemli olan özgür medya ile demokratik sistemlerde ortaya çıkmaktadır.
Kaynakça
Abdullah, N., Nik, S.A., Dollah, H. ve Marusin A.A.M.A. (2018). “The Implementation of Usrah in the International Islamic University Malaysia and Its Contributions to Holistic Student Development”, 6th International Prophetic Heritage Conference (SWAN), Nilai, Negeri Sembilan: Penerbit USIM, Universiti Sains Islam Malaysia (USIM), pp. 64–75.
Abdulraheem, T.H. (1998). The nature of man in Islam as a basis for school counselling. Petaling Jaya: International Islamic University Malaysia.
Al-Attas, S. M. N. (1978). Islam and Secularism. Kuala Lumpur: Muslim Youth Movement of Malaysia.
Arif, A. A., M. S. B. Zakaria ve N. B. Mohamad Diah. (Nov. 2017). “Wife Beating Between Maqasid Al-Shari’ah and the Malaysian Law”. at-Tajdid - A Refereed Arabic Biannual, vol. 21, no. 41-B, pp. 157-76.
Badri, M. (1979). The Dilemma of Muslim Psychologists, London: MWH London.
Badri, M. (2009). “The Islamisation of Psychology: Its ‘Why’, Its ‘What’, Its ‘How’ and Its ‘Who,’” Notaini M. Noor (Ed.), Psychology from an Islamic Perspective: A Guide to Teaching and Learning, Kuala Lumpur: IIUM Press, pp. 13-41.
Belwafi A. ve Belabbas, A.R. (2010). Kowledege Production of Researchers in Islamic Economics of the Global Financial Crisis: An Analytical Study. International Scientific Conference: The Global Financial and Economic Crisis from an Islamic Economic Perspective, Amman, (in Arabic).
El-Mesawi, M.T. (2013). “Promoting Islam through Research and Publications: Theses and Journals”, Zaleha Kamaruddin ve A. Rashid Moten (Ed.), IIUM: The Premier Global Islamic University, Kuala Lumpur: IIUM Press.
El-Mesawi, M.T. (December 2017). “Gender Issues in Islam: ‘Recovering the Measure’ and Restoring the Balance,” International Journal of Islamic Thoughts 6, no. 2, pp. 31-52.
Farouqi, I.R. ( Herndon, VA: IIIT Publishing
Haneef A.H. ve Amin, R.M. (2013), “Islamic Economics Education in Malaysia: A Comparative Analysis Of The Bachelor Of Shariah And Economics, University Of Malaya, And The Bachelor Of Economics, International Islamic University Malaysia”, In MN Barom, M Yusop, AM Haneef, & MO Mohammed (Ed.), Islamic Economics Education In Southeast Asian Universities, Kuala Lumpur: IIUM, pp. 109-149.
Haneef, M.A. (2013). Teaching of Economics at IIUM: The Challenges Oflntegration and Islamization”, Mohd Nizam Barom (Ed.), Islamic Economics Education in Southeast Asian Universities, Kuala Lumpur: IIIT & IIUM.
Haqqi, A.R.A. (1992). al Qiyas (the analogy) and banking interest: Special study on the suitability of qiyas in proving the rule of banking interest in the contemporary juristic discourse. Petaling Jaya: Ahmad Ibrahim Kulliyyah of Laws, International Islamic University Malaysia.
Haque, A. (2016). Psychology: “Research Trends in Last Ten Years”, Journal of Muslim Mental Health, 10/1, pp. 75-100.
Hashim, R. (2007). “Intellectualism in Higher Islamic Traditional Studies: Implications for the Curriculum,” American Journal of Islamic Social Sciences, 24, no. 3.
Hashim, R. (2013). “Higher Education Curriculum Development for Islamization of Knowledge” Mohd Nizam Barom ve diğerleri (Ed.), Islamic Economics Education in Southeast Asian Universities, Kuala Lumpur: IIIT ve IIUM, pp. 51-73.
Ibrahim, A.M. (2007). The Knowledge Integration and Its Applicability in the University Curricula, Virginia, USA: IIIT.
Ibrahim, H. (2016). Exploring Religious Pluralism: Christian & Muslim Responses, Kuala Lumper: Islamic and Strategc Studies Institute.
Ibrahim, H. Dzulkifli, M.A., Rokis, R. ve Wan Husin, W.N. (2017). “Muhibah and Religious Pluralism: Maintaining Religious Harmony in Malaysia”, Religion, Culture, Society: Readings in The Humanities and Revealed Knowledge, Kuala Lumpur: Silverfish Books.
Ibrahim, H.A. and Ahmed I.A.S.(Eds.). (2009). al-Ta’lim al-’ali Fi al-’alam al-Islami : Al-Idarah-al-Manahij-al-Jawdah (” in ), Kuala Lumpur: IIUM Press.
IIUM. (n.d.). Vision & Mission. http://www.iium.edu.my/page/vision-mission-1, visited 10.12.2020.
Jalaluddin, A.K.M.. (1992). Savings behaviour in Islamic framework. Kuala Lumpur: International Islamic University Malaysia.
Keim, K. (July 2016). “Islamization of Knowledge – Symptom of the Failed Internationalization of the Social Sciences?”, Méthod(e)s: African Review of Social Sciences Methodology 2, no. 1–2, s. 127–154.
Laluddin, H. (1998). The concept of maslahah with special reference to Imam al-Ghazali : a study of its relevance to islamization of knowledge. M.A. Thesis, International Islamic University.
Mahyudi M. ve Aziz, E.A. (2018). “Method and Substance of Islamic Economics Revisited”, Journal of King Abdulaziz University: Islamic Economics 31, no. 1, s. 33–50.
Mahyudi, M. (2016). “Rethinking the Concept of Economic Man and Its Relevance to the Future of Islamic Economics”, Intellectual Discourse 24, no. 1, s. 111–132.
Mohammed, M.O. (2013). “Integrating Al-Turath al-Islami to Modern University Curriculum: Issues and the Need for a Benchmark”, Mohd Nizam Barom (Ed.), Islamic Economics Education in Southeast Asian Universities, Kuala Lumpur: IIIT & IIUM.
Moustafa, T. (2018). Constituting Religion: Islam, Liberal Rights, and the Malaysia State, New York: Cambridge University Press.
Noor, N.M. (2009). Psychology From an Islamic Perspective: A Guide to Teaching and Learning. IIUM Press, Kuala Lumpur.
Numan. M.N. (1992). Fundamental rights in shariah and modern law with special reference to justice and equality. Kuala Lumpur : Ahmad Ibrahim Kulliyyah of Laws.
Omar, A.S. (2016). Evaluating the Methodology of Islamization of Knowledge in a Quarter of a Century, Khartoum: Knowledge Rooting Administration - Ministry of Higher Education and Scientific Research.
Ramadan, T. (2008). Radical Reform: Islamic Ethics and Liberation, Oxford University Press.
Reda, A. (April 2013). “Islam and Markets,” Review of Social Economy 71, no 1, s. 1 20-43.
Rokis, R., Wok, S., Dzulkifli, M.A., Tunku M.M., Tunku M., Abdul Rahman, S., Mohd Ghalib, M.F., Zubairi, A.M., Wan Husain, W.R., Saidin, A.Z. and Zul Kepli, M.Y. (2013) IIUM alumni tracer study 2012. Kuala Lumpur: Alumni and Career Services Division.
Rossidy. İ. (1998). “An Analysis Of Al-Attas` And Al-Faruqi`S Conceptions Of Islamization Of Knowledge: Implications For Muslim Education”, M.A. Thesis, Petaling Jaya: International Islamic University Malaysia.
Safi L. (2018) (Seçimler: Doğu’nun ve Batı’nın kasırgaları arasında yolculuğum). Beyrut: Dar Al Fikr al Muasir.
Saleh, Ali Moh`d Jubran (1998). Philosophy And Principles Of Educational Administration: An Islamic Perspective. M.A. Thesis, International Islamic University.
Samsuddin, M.Z. ve Alias, A. (2009) “Motivation and Emotion,” Notaini M. Noor (Ed.), Psychology from an Islamic Perspective: A Guide to Teaching and Learning, Kuala Lumpur: IIUM Press, 143-163.
Shah, B. (1997). Controversial Areas İn The Law Relating Marriage And Divorce İn Modern Times: Possible Reforms Within Islamic Framework. M.A. Thesis, International Islamic University.
Sloane-White, P. (2017). Corporate Islam: Sharia and the Modern Workplace, New York: Cambridge University Press.
Solihu, A.K.H. (1998). Fazlur Rahman`S Methodology Of Qur`Anic Exegesis: A Comparative Analysis. Kuala Lumpur: International Islamic University Malaysia.
Szariannie, S. (2018) “The Concepts of Health and Illness Among Young Malay Breast Cancer Patients”, Jurnal Sains Sosial Kolej Universiti Islam Melaka (KUIM), 1 (1), s. 88-98.
Taha, A.M. (2005). Religious Pluralism: An Islamic View, Kuala Lumpur: IIUM Press.
The European (7 July 2017), Empowering Islam with knowledge. https://the-european.eu/story-12028/empowering-islamic-with-knowledge.html visited 10.12.2020.
Yusof, D. (17 March 2020). IIUM Receives 5 Star Recognition of ‘Malaysia Research Assessment’ (MyRA) 2020. News. http://www.iium.edu.my/news/iium-receives-5-star-recognition-of-malaysia-research-assessment-myra-2020 visited 10.12.2020
Zein I. ve Noon, H. (2013) “Relevantation and Islamization: The Experience of the Kulliyyah of Islamic Revealed Knowledge and Human Sciences”, IIUM: The Premier Global Islamic University, Kuala Lumpur: IIUM Press, s. 171-179.
Zein, I. (2014). “Teaching and Learning Islam in International Islamic University Malaysia (IIUM): Some Aspects of Relevantization of Islamic Sciences,” Revelation and Science 4, no. 2, s. 19–30.
Zeleha K. ve Raihanah, A. (2008). “Protecting Muslim Women against Abuse of Polygamy in Malaysia: Legal Perspective”, Hawwa, 6: 2, s. 176-201.
[1] İslamî hükümlerin arkasındaki yüksek hedeflere veya amaçlara bakarken içtihad (yenilik) yapan bir düşünce okuludur.
[2] Bu üniversitenin tam tarihi için bkz. Zein ve Noon (2013)
[3] El-Faruqi’nin 25 yılı aşkın etkisinin kapsamlı bir analizi için bkz. Omar, 2016.
[4] Bu küliyyenin kapsamlı bir analizi için, bkz. Ibrahim, 2007.
[5] IIUM, 1986’da şeriat mahkemesi yargıçları için resmî, bir yıllık bir eğitim ve sertifika programı kuran ilk üniversiteydi (Moustafa, 2018).
[6] 2003’ten başlayarak, IIUM’daki Ahmed İbrahim Hukuk Fakültesi, “Harmonization of Civil Law and Shariah” üzerine iki yılda bir konferanslar düzenlemeye başladı.
[7] Her dönem, IIUM tarafından atanan yardımcılar tarafından, genellikle yüksek lisans öğrencileri arasında yürütülen halaka on oturumdan oluşmaktadır (Abdullah, Dollah ve Marusin, 2018).
[8] Usrah, aile anlamına gelir ve Müslüman Kardeşlik (MB) kültüründen gelir, ancak IIUM vakasında MB ile ilgili değildir.
[9] IIUM’un yörüngesinin eleştirel değerlendirmesi için Louay Safi’nin hatıratına bkz. (2018)
[10] Haneef çalışmasında, dersleri sınıflandırmak için dört yerine beş kategori kullandı. Geleneksel ve İslami perspektif arasındaki makul entegrasyonu ve karşılaştırmalı içeriği tek bir kategoriye (önemli entegrasyon) sığdırdım.
[11] Bunlar, siyaset bilimi dışında, belirtilen derslerin lisans ve lisansüstü olduğu dersleridir.
[12] “Çağdaş iktisat faaliyetlerinin anlaşılmasına ve yönlendirilmesine ilahi rehberliği uygulama çabalarına katkıda bulunmak için öğrencilerde İslam’ın kaynaklarına sağlam bir temelden eleştirel düşünme yeteneği geliştirmeye çalışır.”
[13] Aslında, maneviyat psikolojik araştırmada ana akım haline getirilmiştir. Örneğin, American Psychological Association, Spirituality in Clinical Practice (2014’ten beri) ve Psychology of Religion and Spirituality isimli iki dergi yayınlamıştır. Diğer yayıncılar Journal of Muslim Mental Health gibi başka dergiler yayınlamışlardır. Sosyal hizmet alanında benzer bir dergi olarak (Journal of Religion and Spirituality in Social Work) bulunabilir.